xxx
Hikaye ve resimlerinizi bekliyorum!!!
hikayedengercek@gmail.com
Thursday, May 31, 2012
Wednesday, May 30, 2012
Üvey Kızımı Arabada Siktim!
Üvey Kızımı Arabada Siktim! (Turgay 38 Y., Antalya / Türkiye)
Eşim ve üvey kızımla birlikte Antalya'da yaşıyoruz. Eşim Bahar sarışın, balıketli ve oldukça güzeldir. Eşim rahat bir aile ortamında yetişmiş, giyimine özen gösteren, bakımlı seksi bir kadındır. Topuklu ayakkabıları ile mini eteğinin altında bacakları muhteşem görünür. Likralı daracık beyaz taytını giyip çıktığında kalçalarının güzelliği ortaya daha çok çıkıyor.
Üvey kızım Selin ise henüz 16 yaşında ve Liseye gidiyor ve. Eşimin tek çocuğu olan Selin tam bir Çıtır Çerez diyebilirim. Selin Liseye başladıktan sonra Lolita havasına girip serpildi. Sıcak Antalya havasında rahat giyinmeyi seven Selin, evde bu rahatlığı abartır, minicik şortlar, etekler giyer. Denizde giydiği bikiniler de oldukça cüretkârdır.
Ehliyet almanın zorlaşacağı haberlerinin çıktığı günlerdi. Ben de eşimi ehliyet alması için teşvik ediyordum. Çünkü eşimin ehliyeti yoktu ve araba kullanmayı da bilmiyordu. Birkaç defa arabamı kullanması için çalıştırdım, fakat her seferinde beceremedi. Eşime, "Eğer sen araba kullan ve ehliyet al, sana araba alacağım!" dedim. Eşim bu sözümden sonra ikna oldu ve ehliyet kursuna gitti. Gittiği kursta yazılı sınavını kazanmış, direksiyon dersi alıyordu.
Antalya'nın meşhur sıcaklarının başladığı yaz ayları gelmişti. Hem mangal yakalım, hem de serinleyelim diye, eşofmanları giyip, ormanlık alana pikniğe gitmiştik. Piknik alanına varıp yerleştik, şöyle etrafı bir dolaştım. Piknik alanının bitiminden sonra ormanın içine doğru giden gayet geniş ve güzel bir yol vardı. Eşimin yanına dönüp, "Araba kullanmaya uygun yol var, gel seni biraz çalıştırayım!" dedim. Eşim ise, "Hayır, senin yanında heyecanlanıyorum ben kursta öğreniyorum!" dedi. Ona, "Sen kursta yine öğren, ben sana araba kullanmanın inceliklerini öğreteyim!" dediysem de kabul etmedi. Kızı Selin de annesini ikna etmeye çalıştı, ama eşim Nuh dedi peygamber demedi. Eşim Seline, "Çok istiyorsan git kendin öğren, ben şu ağacın altında mis gibi yatıp dinlencem!" dedi. Selin öfkeli bir şekilde annesine, "Öğrenirim, ne var!" dedi, bana dönüp, "Baba bana öğretir misin?" dedi. "Öğretirim, ama önce annenin öğrenmesi lazım, sınava girecek!" dedim. Eşim yere sermek için götürdüğümüz örtülerden birinin üstüne uzanıp, "Sonra öğrenirim, acelesi ne?" dedi. Selin bir hışımla kolumdan çekip, "Baba bana öğret!" dedi. "Pekâlâ, gel bir tur atıp gelelim!" dedim.
Arabaya bindik, piknik alanının sonundaki yola doğru gidiyorduk. Selin araba hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Hevesini kırmak istemiyordum, ama nereden başlasam bilemiyordum. Kucağıma otursun, biraz gittik mi, (Tamam, yeter artık...) derim diye düşündüm. Orman yoluna girip kenara çektim. Selin arabadan indi, benim kapıyı açtı bekliyordu. Koltuğu arkaya itip, direksiyonu yukarı kaldırdım ve "Gel bakalım, biraz direksiyon tutmayı öğren!" deyip, Selini kucağıma oturttum. Birinci vitese taktım yürüdük. Gaz, fren ve vites, yani arabanın kumandası tamamen bendeydi. Selin birinci viteste giderken direksiyon tutuyordu sadece. Ama sanki arabayı o kullanıyormuş gibi heyecanlı ve sevinçliydi...
Bu arada Selinin altındaki aletim uyanmış, Selinin kalçalarına dayanmıştı. Küçük bir hareketle aletimi eşofmanın içinde düzelttim. Selin araba kullanmanın heyecanını yaşarken, ben de büyük zevk alıyordum. Tarif etme bahanesiyle, ileri geri küçük hareketlerle, bacak arasında gidip geliyordum. Kucağımdaki Selinin saçları yüzüme değiyordu. Başımı öne yaklaştırıp boynuna öpücük kondurdum ve "Aferin iyi gidiyorsun kızım!" dedim. Selin seviniyor, "İyi kullanıyor muyum baba?" diye soruyordu. "Gayet güzel gidiyorsun kızım, tabi ki bu bir seferde olacak birşey değil, çok çalışmamız lazım!" dedim. "Tamam, çok çalışalım baba, her gün çalışalım ki, hemen öğreneyim!" dedi. "Olur kızım, olur çalışırız!" dedim. "Bak baba, annemden önce öğrenmeliyim, ona göre!" dedi. "Tamam kızım, annen her gün kursa gittiğinde, biz de çalışmaya çıkarız, annene sürpriz olur!" dedim. Selin kucağımda sevincinden yerinde hoplayıp zıplarken aletim daha fazla dayanamadı ve küloduma boşaldım. Hemen arabayı durdurup, "Hadi in bakalım!" dedim. "Biraz daha kullansaydım?" dedi. "Tuvaletim geldi kızım..." diyerek Selini indirdim. Külodum ıslanmıştı, eşofmanımın ıslanmasını istemiyordum. Ağaçların arkasına gidip, külotumu çıkartıp attım. Döndüğümde Seline, "Bu günlük bu kadar, sonra devam ederiz kızım!" dedim. Eşimin yanına döndük ve güzel bir piknik oldu.
Eve döndüğümüzde Seline daha rahat nerede araba kullandırabilirim diye düşünürken, aklıma araba pazarı geldi. Çok geniş bir alandı, aynı zamanda dikkat çekmez ve gözden uzaktı. Kızımın kalçaları şimdiden heyecanlandırıyordu beni.
Sonraki gün eşim sürücü kursuna gitmek için evden çıkınca, Selin hemen, "Hadi baba, biz de gidelim!" dedi. Üzerimizde birer şort ve tişört vardı. Cüzdanı ve arabanın anahtarını alırken, (ne olur ne olmaz diyerek) yanıma yedek bir şort aldım. Araba pazarına varınca yine koltuk ve direksiyonu ayarlayıp, Selini kucağıma aldım. Dizlerimi birleştirdim, böylece Selin bacaklarının birini sağa diğerini sola salladı. Hareket ettikten sonra dizlerimi açıp kapayarak, Selinin bacak arasını rahatça açıyordum. Her ileri geri hareketimde, Selinin amına götüne 'Şortlu' badana yapıyordum. Çaktırmadan elimi bacağına koyup okşuyordum, "Aferin kızım, iyi gidiyorsun!" diye boynuna ve kulak memesine öpücükler konduruyordum. Selin de altındaki sertliğin farkındaydı ve kıçını sikime bastırıyor, ara sıra hafif hareketlerle kıçını sağa sola oynatarak benimle oynuyordu. Böyle bir süre devam ettikten sonra daha fazla dayanamadım ve yine boşaldım. Seline, "Çok terledim kızım, tuvalete gitmem gerek!" diyerek, pazarın içinde bulunan tuvalete gidip, şortumu değiştirdim geldim. Seline, "Bugünlük bukadar yeter kızım, yarın devam ederiz!" dedim. Selinin, "Ama Babaaa, çok zevkliydi!" diye mızmızlanmaları arasında eve döndük. Geldi dizime oturdu, boynuma sarıldı, az çalışmamızdan şikâyetçiydi. "Tamam söz, yarın daha çok çalışırız!" diyerek gönlünü yaptım.
Eşim döndüğünde ona çalışmamızdan hiç bahsetmedik. Ertesi günü iple çekiyordum. Eşim kursa gidince, Selin yine, "Hadi baba çıkalım, ben hazırım!" dedi. Selinin busefer minicik bir etek giymişti. Ona baktığımı görünce, "Dün çok terlemiştin baba, onun için..." dedi. Ben de kenarından aletimi çıkarabileceğim geniş bir şort giydim. Pazar yerine varınca tüm ayarlamaları yeniden yapıp, "Gel bakalım kızım!" dedim. Zaten minicik olan eteğin uçlarını kaldırarak kucağıma oturmasını sağladım. Selinin delikleri ile aletimin arasında artık sadece tanga külodu ve benim şortum vardı. İnce dantelli bir tanga külot giyen Selin sanki hazırlıklı gelmişti. Ondan aldığım bu cesaretle şortumun içindeki sikimi çıkarmaya karar verdim. Birleştirdiğim dizlerimden sağa sola ayrılan bacaklarını, "Şuraya koy, buraya koy..." derken, Selini belinden tutup hafif kaldırım ve sikimi çıkardım, Selini tekrar kucağıma oturttum. Tenine temas eden sikimin farkındaydı, ama bozuntuya vermedi...
Arabayla hareket edip pazar yerinde turlamaya başladık. Seline, "Evet kızım, sen bu işi öğreneceksin!" diyerek, saçlarını okşuyor, boynunu öpüyordum. Selin ara ara kalkıp otururken sikim bacaklarına, kalçalarına sürtüyordu. Türlü bahanelerle ileri geri yaparak, bacak arasına ve külotuna vargel yapıyordum. Kalktığı bir anında külotunu yana sıyırdım. Oturduğunda deliklerine dayanan sikim zevkten dört köşe idi. Amının dudaklarını hissedebiliyordum. Sikim zevkten çırpınırken, Selinin boynunu ve kulak memelerini öpmeyi bırakmıştım, artık resmen yalıyordum. Selin de araba sürmekten aldığı zevkin yanısıra, altındaki zevki de eklemiş, sikimin üstünde kıvranıyordu. Sikime sürtünerek Orgazm olan Selinin amından akan suları sikimi iyice kayganlaştırmıştı. Kalktığı bir anında onu alttan kalçasından havada tutup, sikimi göt deliğine dayadım. Sıcaktan ve zevkten vıcık vıcık terlemiş olan göt deliğine girmeye hazır bir alet vardı, herşey ona bağlıydı, isterse oturur, sikimi götüne alır, istemezse oturmaz, kenara çekerdi. Heyecanla ve nefes almadan hareketsiz bekliyordum. Selin yavaşça götünü sikime bastırdı, başını götüne alınca, ben de alttan bastırdım ve sikimin kalanını da ben soktum götüne. İnanılmaz bir şeydi. Daha git gel yapamadan, o saniye beline sarılıp içine volkan gibi patladım.
Herkese iyi 31'ler!
[Turgay]
Eşim ve üvey kızımla birlikte Antalya'da yaşıyoruz. Eşim Bahar sarışın, balıketli ve oldukça güzeldir. Eşim rahat bir aile ortamında yetişmiş, giyimine özen gösteren, bakımlı seksi bir kadındır. Topuklu ayakkabıları ile mini eteğinin altında bacakları muhteşem görünür. Likralı daracık beyaz taytını giyip çıktığında kalçalarının güzelliği ortaya daha çok çıkıyor.
Üvey kızım Selin ise henüz 16 yaşında ve Liseye gidiyor ve. Eşimin tek çocuğu olan Selin tam bir Çıtır Çerez diyebilirim. Selin Liseye başladıktan sonra Lolita havasına girip serpildi. Sıcak Antalya havasında rahat giyinmeyi seven Selin, evde bu rahatlığı abartır, minicik şortlar, etekler giyer. Denizde giydiği bikiniler de oldukça cüretkârdır.
Ehliyet almanın zorlaşacağı haberlerinin çıktığı günlerdi. Ben de eşimi ehliyet alması için teşvik ediyordum. Çünkü eşimin ehliyeti yoktu ve araba kullanmayı da bilmiyordu. Birkaç defa arabamı kullanması için çalıştırdım, fakat her seferinde beceremedi. Eşime, "Eğer sen araba kullan ve ehliyet al, sana araba alacağım!" dedim. Eşim bu sözümden sonra ikna oldu ve ehliyet kursuna gitti. Gittiği kursta yazılı sınavını kazanmış, direksiyon dersi alıyordu.
Antalya'nın meşhur sıcaklarının başladığı yaz ayları gelmişti. Hem mangal yakalım, hem de serinleyelim diye, eşofmanları giyip, ormanlık alana pikniğe gitmiştik. Piknik alanına varıp yerleştik, şöyle etrafı bir dolaştım. Piknik alanının bitiminden sonra ormanın içine doğru giden gayet geniş ve güzel bir yol vardı. Eşimin yanına dönüp, "Araba kullanmaya uygun yol var, gel seni biraz çalıştırayım!" dedim. Eşim ise, "Hayır, senin yanında heyecanlanıyorum ben kursta öğreniyorum!" dedi. Ona, "Sen kursta yine öğren, ben sana araba kullanmanın inceliklerini öğreteyim!" dediysem de kabul etmedi. Kızı Selin de annesini ikna etmeye çalıştı, ama eşim Nuh dedi peygamber demedi. Eşim Seline, "Çok istiyorsan git kendin öğren, ben şu ağacın altında mis gibi yatıp dinlencem!" dedi. Selin öfkeli bir şekilde annesine, "Öğrenirim, ne var!" dedi, bana dönüp, "Baba bana öğretir misin?" dedi. "Öğretirim, ama önce annenin öğrenmesi lazım, sınava girecek!" dedim. Eşim yere sermek için götürdüğümüz örtülerden birinin üstüne uzanıp, "Sonra öğrenirim, acelesi ne?" dedi. Selin bir hışımla kolumdan çekip, "Baba bana öğret!" dedi. "Pekâlâ, gel bir tur atıp gelelim!" dedim.
Arabaya bindik, piknik alanının sonundaki yola doğru gidiyorduk. Selin araba hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Hevesini kırmak istemiyordum, ama nereden başlasam bilemiyordum. Kucağıma otursun, biraz gittik mi, (Tamam, yeter artık...) derim diye düşündüm. Orman yoluna girip kenara çektim. Selin arabadan indi, benim kapıyı açtı bekliyordu. Koltuğu arkaya itip, direksiyonu yukarı kaldırdım ve "Gel bakalım, biraz direksiyon tutmayı öğren!" deyip, Selini kucağıma oturttum. Birinci vitese taktım yürüdük. Gaz, fren ve vites, yani arabanın kumandası tamamen bendeydi. Selin birinci viteste giderken direksiyon tutuyordu sadece. Ama sanki arabayı o kullanıyormuş gibi heyecanlı ve sevinçliydi...
Bu arada Selinin altındaki aletim uyanmış, Selinin kalçalarına dayanmıştı. Küçük bir hareketle aletimi eşofmanın içinde düzelttim. Selin araba kullanmanın heyecanını yaşarken, ben de büyük zevk alıyordum. Tarif etme bahanesiyle, ileri geri küçük hareketlerle, bacak arasında gidip geliyordum. Kucağımdaki Selinin saçları yüzüme değiyordu. Başımı öne yaklaştırıp boynuna öpücük kondurdum ve "Aferin iyi gidiyorsun kızım!" dedim. Selin seviniyor, "İyi kullanıyor muyum baba?" diye soruyordu. "Gayet güzel gidiyorsun kızım, tabi ki bu bir seferde olacak birşey değil, çok çalışmamız lazım!" dedim. "Tamam, çok çalışalım baba, her gün çalışalım ki, hemen öğreneyim!" dedi. "Olur kızım, olur çalışırız!" dedim. "Bak baba, annemden önce öğrenmeliyim, ona göre!" dedi. "Tamam kızım, annen her gün kursa gittiğinde, biz de çalışmaya çıkarız, annene sürpriz olur!" dedim. Selin kucağımda sevincinden yerinde hoplayıp zıplarken aletim daha fazla dayanamadı ve küloduma boşaldım. Hemen arabayı durdurup, "Hadi in bakalım!" dedim. "Biraz daha kullansaydım?" dedi. "Tuvaletim geldi kızım..." diyerek Selini indirdim. Külodum ıslanmıştı, eşofmanımın ıslanmasını istemiyordum. Ağaçların arkasına gidip, külotumu çıkartıp attım. Döndüğümde Seline, "Bu günlük bu kadar, sonra devam ederiz kızım!" dedim. Eşimin yanına döndük ve güzel bir piknik oldu.
Eve döndüğümüzde Seline daha rahat nerede araba kullandırabilirim diye düşünürken, aklıma araba pazarı geldi. Çok geniş bir alandı, aynı zamanda dikkat çekmez ve gözden uzaktı. Kızımın kalçaları şimdiden heyecanlandırıyordu beni.
Sonraki gün eşim sürücü kursuna gitmek için evden çıkınca, Selin hemen, "Hadi baba, biz de gidelim!" dedi. Üzerimizde birer şort ve tişört vardı. Cüzdanı ve arabanın anahtarını alırken, (ne olur ne olmaz diyerek) yanıma yedek bir şort aldım. Araba pazarına varınca yine koltuk ve direksiyonu ayarlayıp, Selini kucağıma aldım. Dizlerimi birleştirdim, böylece Selin bacaklarının birini sağa diğerini sola salladı. Hareket ettikten sonra dizlerimi açıp kapayarak, Selinin bacak arasını rahatça açıyordum. Her ileri geri hareketimde, Selinin amına götüne 'Şortlu' badana yapıyordum. Çaktırmadan elimi bacağına koyup okşuyordum, "Aferin kızım, iyi gidiyorsun!" diye boynuna ve kulak memesine öpücükler konduruyordum. Selin de altındaki sertliğin farkındaydı ve kıçını sikime bastırıyor, ara sıra hafif hareketlerle kıçını sağa sola oynatarak benimle oynuyordu. Böyle bir süre devam ettikten sonra daha fazla dayanamadım ve yine boşaldım. Seline, "Çok terledim kızım, tuvalete gitmem gerek!" diyerek, pazarın içinde bulunan tuvalete gidip, şortumu değiştirdim geldim. Seline, "Bugünlük bukadar yeter kızım, yarın devam ederiz!" dedim. Selinin, "Ama Babaaa, çok zevkliydi!" diye mızmızlanmaları arasında eve döndük. Geldi dizime oturdu, boynuma sarıldı, az çalışmamızdan şikâyetçiydi. "Tamam söz, yarın daha çok çalışırız!" diyerek gönlünü yaptım.
Eşim döndüğünde ona çalışmamızdan hiç bahsetmedik. Ertesi günü iple çekiyordum. Eşim kursa gidince, Selin yine, "Hadi baba çıkalım, ben hazırım!" dedi. Selinin busefer minicik bir etek giymişti. Ona baktığımı görünce, "Dün çok terlemiştin baba, onun için..." dedi. Ben de kenarından aletimi çıkarabileceğim geniş bir şort giydim. Pazar yerine varınca tüm ayarlamaları yeniden yapıp, "Gel bakalım kızım!" dedim. Zaten minicik olan eteğin uçlarını kaldırarak kucağıma oturmasını sağladım. Selinin delikleri ile aletimin arasında artık sadece tanga külodu ve benim şortum vardı. İnce dantelli bir tanga külot giyen Selin sanki hazırlıklı gelmişti. Ondan aldığım bu cesaretle şortumun içindeki sikimi çıkarmaya karar verdim. Birleştirdiğim dizlerimden sağa sola ayrılan bacaklarını, "Şuraya koy, buraya koy..." derken, Selini belinden tutup hafif kaldırım ve sikimi çıkardım, Selini tekrar kucağıma oturttum. Tenine temas eden sikimin farkındaydı, ama bozuntuya vermedi...
Arabayla hareket edip pazar yerinde turlamaya başladık. Seline, "Evet kızım, sen bu işi öğreneceksin!" diyerek, saçlarını okşuyor, boynunu öpüyordum. Selin ara ara kalkıp otururken sikim bacaklarına, kalçalarına sürtüyordu. Türlü bahanelerle ileri geri yaparak, bacak arasına ve külotuna vargel yapıyordum. Kalktığı bir anında külotunu yana sıyırdım. Oturduğunda deliklerine dayanan sikim zevkten dört köşe idi. Amının dudaklarını hissedebiliyordum. Sikim zevkten çırpınırken, Selinin boynunu ve kulak memelerini öpmeyi bırakmıştım, artık resmen yalıyordum. Selin de araba sürmekten aldığı zevkin yanısıra, altındaki zevki de eklemiş, sikimin üstünde kıvranıyordu. Sikime sürtünerek Orgazm olan Selinin amından akan suları sikimi iyice kayganlaştırmıştı. Kalktığı bir anında onu alttan kalçasından havada tutup, sikimi göt deliğine dayadım. Sıcaktan ve zevkten vıcık vıcık terlemiş olan göt deliğine girmeye hazır bir alet vardı, herşey ona bağlıydı, isterse oturur, sikimi götüne alır, istemezse oturmaz, kenara çekerdi. Heyecanla ve nefes almadan hareketsiz bekliyordum. Selin yavaşça götünü sikime bastırdı, başını götüne alınca, ben de alttan bastırdım ve sikimin kalanını da ben soktum götüne. İnanılmaz bir şeydi. Daha git gel yapamadan, o saniye beline sarılıp içine volkan gibi patladım.
Herkese iyi 31'ler!
[Turgay]
Kocamın Çocukluk Arkadaşı Yatıya Kalınca!
Kocamın Çocukluk Arkadaşı Yatıya Kalınca! (Fikriye 37 Y., Gelsenkirchen / Almanya)
Slm, ben Almanya Gelsenkirchen'den Fikriye. Evli, 2 çocuk annesi, 37 yaşındayım. Kocam Rıfatla aramız gayet iyi, hayatımızı bir düzene sığdırmış, iyi kötü geçiniyoruz. Kocamın maaşı iyi, ben de ara ara çalışarak eve katkıda bulunuyorum. Böylelikle aldığımız dairenin taksitlerini rahat rahat ödeyip hayatımızı sürdürüyoruz. Çocuklarımız da artık 11 ve 13 yaşlarında olarak çocukluktan çıkmış, kendi ayakları üstünde durabiliyorlardı. Kocamla cinsel hayatımız, normal sayılır, haftada bir veya iki sefer, ya o veya ben insiyatifi ele alıp sevişiriz, genelde ikimiz de tatmin oluruz. Anlayacağınız bu konudada herhangi bir şikayet yok.
Bir yaz günü, çocuklar Annemde, kocam dışardan arayıp, tesadüfen çocukluk arkadaşı Sameti gördüğünü, alışveriş yaptığını ve akşama onu misafir getirceğini söylemişti. Ben de birkac hazırlık yapıp, onlar geldiğinde kocamın getirdiklerini pişirip, masaya oturduk. Samet kocamın çocukluk arkadaşıymış, evlendikten sonra Hamburg'a taşınmış, malesef geçimsizlikten dolayı karısından ayrılmış. Buraya akrabalarına ziyarete gelmiş, kocamı da görünce ısrarına dayanamayıp, şimdi afiyetle pişirdiklerimi yeyip Rakılarını yudumluyorlardı.
Samet, efendi birine benzese de, her fırsatta beni süzdüğünü hissediyordum. İltifatlarını da benden esirgemiyordu, "Ellerinize sağlık yengeciğim, yemekler çok leziz, çok beceriklisin yengeciğim!" falan filan gibi. Yanından geçerken tesadüf gibi bana dokunmalar da başlamıştı. Rakının da gevşetmesiyle, kocama çaktırmadan, gözleri benimle milim milim sevişiyorlardı. Bu gelişmelerden nekadar gerilsem de, aynı zamanda hoşuma da gidiyordu. Erkeklerin bakışlarına alışık olmuştum artık. Normal ölçülerde, fena sayılmaz, güzel bir kadınım. Herkesin bir şeker tarafı olduğu gibi, benim de bacaklarım uzun ve ödül kazanacak kadar muntazam olduklarından, dışarda gezerken çoğu zaman erkeklerin bakışlarını üzerime çekerim.
Yine de Samet beye umut vermemek için bakışlarımı kaçırıyordum. Zaten erkekler mevzularını eskilere taşımış, şunu hatırlarmısın, bu aklına geliyor mu, diye maziyi canlandırıyorlardı. Ben de yarı onları dinleyip, tek gözümle de TV'ye takılıyordum. Neyse, saat 12 gibi artık yatalım denildi. Ben masayı toplamış, Samete misafir odasına yer yatağı sermiştim. Kocam Samete, "Umarım sabah sesimizle rahatsız edip uykunu bölmeyiz arkadaşım!" dedi. Samet te, "Gayet rahat olun, ben uyurken yanımda top patlasa duymam, uykum çok ağırdır!" diye cevapladı.
Ben de misafirimize, "İyi geceler!" deyip ayrılmak isterken, tekrar teşekkürleri üzerime yağdı, tokalaştı, nerdeyse kendisine çekip sarılacak gibiydi.
Neyse, kocamla nihayet odamıza gelmiş, sarı civciv renkli mini geceliğimi giyip uzanmıştım. Kocam bana iyigeceler öpücügü verip, başını yastığına götürürken, yastığa 5 kala uykuya dalmıştı bile. Ben de gecelambasını kapatıp uykuya dalmıştım. Aradan nekadar zaman geçti bilmiyorum, uyandım. Nefis bir erotik rüya görmüşüm, ama kiminle, nerede seviştiğimi hatırlamıyordum. Muhteşem bir şekilde tahrik olmuştum ve amım vıcık vıcık idi. Külotumun önü sırılsıklam olmuş, bedenim rüyanın tesiriyle titremekteydi. Islak külodumu sıyırıp yatağın yanına attım ve kocama sokuldum. Ama kocam içkinin tesiriyle derin uykudaydı. Elimi önüne attım, normalde çalışkan, becerikli ve sert siki, süzülmüş büzülmüş, nerdeyse içine cekilmiş, sadece çiş yapmaya kullanılır biçimdeydi. İçimi çektim ve iştahımı ertesi güne bırakmak niyetiyle mutfağa su içmek için kalktım...
Misafir odasının önünden geçtiğimde kapı hafif aralıktı, ay ışığı misafirimizin halini bana sergiliyordu. Sametin üstü açılmış, atlet külot yatıyor, külodunu siki şişirmişti. Biraz durdum seyrettim. Gördüğüm rüya beni çılgınlığa sürüklüyordu. Yavaşça iceri girdim. Ayağımla hafiften bacağına dokundum, dediği gibi ağır uykudaydı, hiç tepki gelmedi. Eğilip baldırını okşadım, halen tık yok. Cesaretlenip elimi külodunun üstüne attım. Korku, heyecan ve istek duygusu birarada beni kudurttu. Yukarıya doğru çıkıp yüzünün üstüne çömeldim. Bu arada yeniden vıcık vıcık olmuş amcığımı, çenesine, dudaklarına, burnunun ucuna sürtüyordum. İçimden de, akşam bana sürekli 'Yengeciğim yengeciğim' diyen Samete, (Yengen geldi işte, çok süzdün yengeni, hadi kokla arzuladığın yengenin amını!) diyordum...
Amcığımın dudakları Sametin ağzına yüzüne değdikçe tir tir titriyordum ve artık daha fazlasını istiyordum. İyice çığrımdan çıkmıştım. Gizliliğin getirmiş olduğu heyecanla herşeyi yaşamak istiyordum. Tekrar aşağıya dönüp, Sametin külodunu sıyırdım. İri yumurta gibi taşaklarını kokladım, öptüm, yalamaya başladım. Aslında onları tamamen ağzıma alıp, sündüre sündüre emip, ısırmak istiyordum. Tabi uyanmasından korktum yapmadım. Sikini aşağıdan yukarıya yalamaya başladım. Siki artık iyice büyümüştü. Ağzımı geniş açıp, sikinin başını aldım ağzıma, dilimle sikinin mantar gibi kafasının çevresinde dans ediyordum...
Artık kıvama gelmiş bu siki amıma almanın zamanı gelmişti. Ata biner gibi üstüne çömeldim, elimle sikini tutup başını amıma soktum, biraz durdum ve hafifçe oturmaya başladım. Tamamen içimdeydi artık, istediğim gibi kalkıp iniyordum, rejisörlük senaryo bende, istediğim ritimde gidip geliyordum. İnanılmaz bir zevk alıyordum, içimde fırtınalar kopuyor, şimşekler çakıyor, depremler bedenimi sarsıyordu. Dilediğim gibi zincirleme Orgazmlar yaşıyordum. Artık gücüm kalmamıştı, muhteşem tatmin olmuştum. Yavaşça üstünden kalktım, külodunu kalkık sikinin üstüne çektim. Tam o sırada biraz kıpırdadı ve küloduna boşaldı. Ama halen derin uykudaydı. Odadan ayrıldım, suyumu içip yatağıma uzanıp, kocama sokuldum, uyudum.
Sabah 9 gibi uyandığımda, kocam kalkmış odada dolaşıyordu. Banyodan su sesleri geliyordu. Kocama, "Günaydın! Banyo meşgul galiba?" dediğimde, "Günaydın aşkım. Samet banyoyu kullanmak için müsade istedi, duş alıyor." dedi. Ben tabi Sametin neden duş alması gerektiğini bildiğim için, kıs kıs içten içe gülüyordum : ))
[Fikriye]
Slm, ben Almanya Gelsenkirchen'den Fikriye. Evli, 2 çocuk annesi, 37 yaşındayım. Kocam Rıfatla aramız gayet iyi, hayatımızı bir düzene sığdırmış, iyi kötü geçiniyoruz. Kocamın maaşı iyi, ben de ara ara çalışarak eve katkıda bulunuyorum. Böylelikle aldığımız dairenin taksitlerini rahat rahat ödeyip hayatımızı sürdürüyoruz. Çocuklarımız da artık 11 ve 13 yaşlarında olarak çocukluktan çıkmış, kendi ayakları üstünde durabiliyorlardı. Kocamla cinsel hayatımız, normal sayılır, haftada bir veya iki sefer, ya o veya ben insiyatifi ele alıp sevişiriz, genelde ikimiz de tatmin oluruz. Anlayacağınız bu konudada herhangi bir şikayet yok.
Bir yaz günü, çocuklar Annemde, kocam dışardan arayıp, tesadüfen çocukluk arkadaşı Sameti gördüğünü, alışveriş yaptığını ve akşama onu misafir getirceğini söylemişti. Ben de birkac hazırlık yapıp, onlar geldiğinde kocamın getirdiklerini pişirip, masaya oturduk. Samet kocamın çocukluk arkadaşıymış, evlendikten sonra Hamburg'a taşınmış, malesef geçimsizlikten dolayı karısından ayrılmış. Buraya akrabalarına ziyarete gelmiş, kocamı da görünce ısrarına dayanamayıp, şimdi afiyetle pişirdiklerimi yeyip Rakılarını yudumluyorlardı.
Samet, efendi birine benzese de, her fırsatta beni süzdüğünü hissediyordum. İltifatlarını da benden esirgemiyordu, "Ellerinize sağlık yengeciğim, yemekler çok leziz, çok beceriklisin yengeciğim!" falan filan gibi. Yanından geçerken tesadüf gibi bana dokunmalar da başlamıştı. Rakının da gevşetmesiyle, kocama çaktırmadan, gözleri benimle milim milim sevişiyorlardı. Bu gelişmelerden nekadar gerilsem de, aynı zamanda hoşuma da gidiyordu. Erkeklerin bakışlarına alışık olmuştum artık. Normal ölçülerde, fena sayılmaz, güzel bir kadınım. Herkesin bir şeker tarafı olduğu gibi, benim de bacaklarım uzun ve ödül kazanacak kadar muntazam olduklarından, dışarda gezerken çoğu zaman erkeklerin bakışlarını üzerime çekerim.
Yine de Samet beye umut vermemek için bakışlarımı kaçırıyordum. Zaten erkekler mevzularını eskilere taşımış, şunu hatırlarmısın, bu aklına geliyor mu, diye maziyi canlandırıyorlardı. Ben de yarı onları dinleyip, tek gözümle de TV'ye takılıyordum. Neyse, saat 12 gibi artık yatalım denildi. Ben masayı toplamış, Samete misafir odasına yer yatağı sermiştim. Kocam Samete, "Umarım sabah sesimizle rahatsız edip uykunu bölmeyiz arkadaşım!" dedi. Samet te, "Gayet rahat olun, ben uyurken yanımda top patlasa duymam, uykum çok ağırdır!" diye cevapladı.
Ben de misafirimize, "İyi geceler!" deyip ayrılmak isterken, tekrar teşekkürleri üzerime yağdı, tokalaştı, nerdeyse kendisine çekip sarılacak gibiydi.
Neyse, kocamla nihayet odamıza gelmiş, sarı civciv renkli mini geceliğimi giyip uzanmıştım. Kocam bana iyigeceler öpücügü verip, başını yastığına götürürken, yastığa 5 kala uykuya dalmıştı bile. Ben de gecelambasını kapatıp uykuya dalmıştım. Aradan nekadar zaman geçti bilmiyorum, uyandım. Nefis bir erotik rüya görmüşüm, ama kiminle, nerede seviştiğimi hatırlamıyordum. Muhteşem bir şekilde tahrik olmuştum ve amım vıcık vıcık idi. Külotumun önü sırılsıklam olmuş, bedenim rüyanın tesiriyle titremekteydi. Islak külodumu sıyırıp yatağın yanına attım ve kocama sokuldum. Ama kocam içkinin tesiriyle derin uykudaydı. Elimi önüne attım, normalde çalışkan, becerikli ve sert siki, süzülmüş büzülmüş, nerdeyse içine cekilmiş, sadece çiş yapmaya kullanılır biçimdeydi. İçimi çektim ve iştahımı ertesi güne bırakmak niyetiyle mutfağa su içmek için kalktım...
Misafir odasının önünden geçtiğimde kapı hafif aralıktı, ay ışığı misafirimizin halini bana sergiliyordu. Sametin üstü açılmış, atlet külot yatıyor, külodunu siki şişirmişti. Biraz durdum seyrettim. Gördüğüm rüya beni çılgınlığa sürüklüyordu. Yavaşça iceri girdim. Ayağımla hafiften bacağına dokundum, dediği gibi ağır uykudaydı, hiç tepki gelmedi. Eğilip baldırını okşadım, halen tık yok. Cesaretlenip elimi külodunun üstüne attım. Korku, heyecan ve istek duygusu birarada beni kudurttu. Yukarıya doğru çıkıp yüzünün üstüne çömeldim. Bu arada yeniden vıcık vıcık olmuş amcığımı, çenesine, dudaklarına, burnunun ucuna sürtüyordum. İçimden de, akşam bana sürekli 'Yengeciğim yengeciğim' diyen Samete, (Yengen geldi işte, çok süzdün yengeni, hadi kokla arzuladığın yengenin amını!) diyordum...
Amcığımın dudakları Sametin ağzına yüzüne değdikçe tir tir titriyordum ve artık daha fazlasını istiyordum. İyice çığrımdan çıkmıştım. Gizliliğin getirmiş olduğu heyecanla herşeyi yaşamak istiyordum. Tekrar aşağıya dönüp, Sametin külodunu sıyırdım. İri yumurta gibi taşaklarını kokladım, öptüm, yalamaya başladım. Aslında onları tamamen ağzıma alıp, sündüre sündüre emip, ısırmak istiyordum. Tabi uyanmasından korktum yapmadım. Sikini aşağıdan yukarıya yalamaya başladım. Siki artık iyice büyümüştü. Ağzımı geniş açıp, sikinin başını aldım ağzıma, dilimle sikinin mantar gibi kafasının çevresinde dans ediyordum...
Artık kıvama gelmiş bu siki amıma almanın zamanı gelmişti. Ata biner gibi üstüne çömeldim, elimle sikini tutup başını amıma soktum, biraz durdum ve hafifçe oturmaya başladım. Tamamen içimdeydi artık, istediğim gibi kalkıp iniyordum, rejisörlük senaryo bende, istediğim ritimde gidip geliyordum. İnanılmaz bir zevk alıyordum, içimde fırtınalar kopuyor, şimşekler çakıyor, depremler bedenimi sarsıyordu. Dilediğim gibi zincirleme Orgazmlar yaşıyordum. Artık gücüm kalmamıştı, muhteşem tatmin olmuştum. Yavaşça üstünden kalktım, külodunu kalkık sikinin üstüne çektim. Tam o sırada biraz kıpırdadı ve küloduna boşaldı. Ama halen derin uykudaydı. Odadan ayrıldım, suyumu içip yatağıma uzanıp, kocama sokuldum, uyudum.
Sabah 9 gibi uyandığımda, kocam kalkmış odada dolaşıyordu. Banyodan su sesleri geliyordu. Kocama, "Günaydın! Banyo meşgul galiba?" dediğimde, "Günaydın aşkım. Samet banyoyu kullanmak için müsade istedi, duş alıyor." dedi. Ben tabi Sametin neden duş alması gerektiğini bildiğim için, kıs kıs içten içe gülüyordum : ))
[Fikriye]
Yengemin Götü Yaraksız Kalınca Kaşınıyormuş!
Yengemin Götü Yaraksız Kalınca Kaşınıyormuş! (Iraz 20 Y., Kayseri / Türkiye)
Slm arkadaşlar ben Iraz. (Dayıoğlunun karısı) yengem 25 yaşında, 1.67 boylarında, sarışın biri. İnanılmaz seksi bir vücudu var. Ben en çok o pantolonunun içinde top gibi duran götünü sikmek için deli oluyordum. Ama kendisine birşey diyemiyordum, sadece hayallerimi süslüyordu. Bir sabah bizim kapıyı çaldı, "Iraz, bizim salonun avizesi yanmıyor, gelip şuna bir bakarmısın?" dedi. Herhalde yeni uyanmıştı, altında pijaması ve üstünde bir tişört vardı. Bizim karşı dairede oturuyorlar. Hemen gereken malzemeleri alıp hemen evlerine gittim. Evde tekti. Ben Dayıoğlunu sordum, işe gittiğini söyleyip, bana çalışmayan avizeyi gösterdi. Ben merdiveni kurup, avizeyi sökerken, o da mutfaktan çay getirmeye gitti. Elinde iki bardak çay ile dönmüştü hemen. Ben merdivenin üzerinde avizeyi tamir ediyordum ki, merdiven sarsıldı. "Yenge şu merdiveni tutarmısın, düşmeyeyim!" dedim ve o da tuttu.
Sağlam tutuyor mu diye, aşağıya baktığımda, merdiveni tutarken tişörtünun üst kısmından görünen o koca göğüsleri sütyenden taşacak gibi duruyordu. Tabi benim sikim hemen çadırı kurmuştu. Bir süre daha avize ile uğraştıktan sonra tekrar yengeme baktım ki, yengem pür dikkat benim çadır kurmuş olan ve tam da göz hizasındaki sikime bakıyordu. Dalmıştı. "Hoşuna gitti mi yenge?" dediğimde, yengem hiç bozuntuya vermeden, "Ne?" dedi. Ben de, "Baktığın yer yenge!" dedim. Yengem gülerek, "Güzel görünüyor!" deyince çok şaşırdım ve bir şekilde olaya girmem gerektiğini düşündüm. Merdivenden aşağı inip, "Seninkiler de güzel görünüyor yenge!" deyip, hemen yengemin göğüslerini avuçlayarak, dudağına yapıştım. Beni itti, "Ne yapıyorsun sen?" dedi. Ben de, "Seni istiyorum yenge! Nezamandır seni arzuluyorum! Beni çıldırtıyorsun!" deyip, yeniden dudaklarına yapıştım. Yengem birkaç saniye tepkisiz kaldıktan sonra dayanamadı ve karşılık verdi ve benimle deli gibi öpüşmeye başladı. Demek ki o da benimle sikişmek istiyordu...
Bir çırpıda yengemin tişörtünu ve sütyenini çıkarttım. Göğüsleri devasa birşeydi, çok büyük ve dimdiktiler. Hemen yalamaya, uçlarını emmeye başladım. Yengem inlemeye başlamıştı bile, "Yatakodasına geçelim Iraz!" dedi. "Olur aşkım!" deyip, yatakodasına gittik. Yengemi yatağa attım, ben de bir çırpıda soyundum. Yengem sikimi görünce gözleri faltaşı gibi açıldı, "Çok büyük ve kalın!" dedi. Yengem korkmuştu açıkçası, ama kaçışı yoktu, bugün yiyecekti bu yarrağı. Ağzına almasını söyledim. Ağzına almaya çalışırken bile zorlanıyordu, sikimin ucu bile zorla giriyordu ağzına. Yalamaya başladı. Öyle bir yalıyordu ve emiyordu ki, iliğimi kuruturcasına. Çok geçmeden ağzına boşaldım. Orospu, "Mmmhhh! Tadı güzelmiş!" diyerek döllerimi yalayıp yuttuktan sonra, "Sıra bende!" deyip, yengemin pijamasını ve külotunu çıkarttım. Amının suları akıyordu oruspunun. Ama çok güzel ve prüzsüz bir amı vardı, sanki daha önce sikilmemiş gibi. Ben amını yaladıkça yengem, "Mmmhhh, güzel, devam et!" diyerek inliyordu. Okadar zevk alıyordu ki, kesin 2 defa Orgazm oldu...
Saçlarımı asılıp, "Artık sok şu sikini amıma!" diyordu. Ama benimkisi piçlik işte, amını yalamaya devam edip daha çok azdırıyordum onu. Yengemi yalayarak birkez daha orgazm etikten sonra yukarı kaydım ve sikimin kafasını amının üstünde, klitorisinde gezdiriyordum. Yengem kuduruyor, "Sok artık lan, sik beni!" diye bağırıyordu. Mahalleyi başımıza toplayacak diye korktum ve birden kökledim sikimi o güzel prüzsüz amına. Yengem nefessiz kaldı, gözleri kocaman açıldı, "Ağıhhh, yavaşşş!" dedi. Ama dinleyen kim, hızlı hızlı gidip gelmeye başladım. Az sonra yengem zevk çığlıkları atıyordu. Yengemi 10-15 dakika böyle siktikten sonra, ikimiz de aynı anda boşaldık...
Biraz dinlendikten sonra birbirimize sarıldık, öpüşüp elleşmeye başladık yeniden. Yengem tekrar sikimi yaladı ve kaldırdı. Sikim hazır kıta haline geçmişti. "Yenge senin o güzel götünü sikecem şimdi!" dedim. Yengemi dörtayak domaltmaya çalışırken, "Hayır olmaz, şimdiye kadar kimse beni ordan sikmedi! Hem çok acıyormuş!" dedi. Ben de, "Acımaz! Acırsa çıkartırım, söz!" dedim. Yengem, "Bak acıtırsan sıçarım ağzına!" diyerek kabul etti ve önümde domaldı. Masanın üstünde duran elkremini alarak, ilk kendi sikimi, sonra da onun götünü iyice kremledim. Parmağım bile zor giriyordu götüne, ama sikecektim o götü, hiç kurtuluşu yoktu. Sikimi götüne sokmaya çalıştım, ama girmiyordu. Birkaç denemeden sonra, birden bastırınca kafası girmişti, ama yengem anında, "Çıkarrr şunu!" diye bağırmaya başlamıştı. Çıkarmadım, biraz öyle bekledim. Ardından yavaş yavaş ileri geri yaparak götünün deliğini genişletim. Az daha soktum. Az daha, az daha derken sikimde bir sıcaklık hissettim. Büzüğü yırtılmıştı, kanıyordu. Sikimi çıkarsam bir daha yapamayacağımı bildiğim için, hiç sesimi çıkartmadan pompalamaya devam ettim...
Ama birşey dikkatimi çekti, yengemin hiç sesi çıkmıyordu, altımda ruh gibi öylece yatıyordu. "Yenge? Yenge?" diye seslendiğimde yengemden cevap gelmedi. Bayılmıştı acıdan. Yengem baygın halde iken, boşalana kadar götünü siktim ve götüne boşaldım. Sikimi götünden çıkardığımda, büzüğünde kanla karışık döllerim kabarcıklar oluşturuyordu. Hemen gittim mutfaktan kağıt havlu getirdim, yengemin amını götünü sildim, temizledim. Pijamasını, sütyenini ve tişörtünü giydirdim, yatağa uzandırdım, üstünü örttüm. Ben de giyinip eve gittim.
Kocası akşam geldiğinde, hasta olduğunu, ondan dolayı yattığını söylemiş. Beni gördüğünde ise ilk söylediği şey, "Götümün üstüne oturamıyorum ağzına sıçtığımın piçi! Birdaha rüyanda sikersin beni!" dedi. Öyle dedi ama, 2 hafta sonra kendisi çağırdı, "Aşkım çok özledim seni, sabah kocam işe gidince gel!" diye. Artık her fırsatta yengemi sikiyordum. Şimdilerde ise götten sikmemi kendisi istiyor oruspu. Götten sikişmek artık çok hoşuna gidiyor. Götü yaraksız kalınca tatlı tatlı kaşınıyormuş :))
[Iraz]
Slm arkadaşlar ben Iraz. (Dayıoğlunun karısı) yengem 25 yaşında, 1.67 boylarında, sarışın biri. İnanılmaz seksi bir vücudu var. Ben en çok o pantolonunun içinde top gibi duran götünü sikmek için deli oluyordum. Ama kendisine birşey diyemiyordum, sadece hayallerimi süslüyordu. Bir sabah bizim kapıyı çaldı, "Iraz, bizim salonun avizesi yanmıyor, gelip şuna bir bakarmısın?" dedi. Herhalde yeni uyanmıştı, altında pijaması ve üstünde bir tişört vardı. Bizim karşı dairede oturuyorlar. Hemen gereken malzemeleri alıp hemen evlerine gittim. Evde tekti. Ben Dayıoğlunu sordum, işe gittiğini söyleyip, bana çalışmayan avizeyi gösterdi. Ben merdiveni kurup, avizeyi sökerken, o da mutfaktan çay getirmeye gitti. Elinde iki bardak çay ile dönmüştü hemen. Ben merdivenin üzerinde avizeyi tamir ediyordum ki, merdiven sarsıldı. "Yenge şu merdiveni tutarmısın, düşmeyeyim!" dedim ve o da tuttu.
Sağlam tutuyor mu diye, aşağıya baktığımda, merdiveni tutarken tişörtünun üst kısmından görünen o koca göğüsleri sütyenden taşacak gibi duruyordu. Tabi benim sikim hemen çadırı kurmuştu. Bir süre daha avize ile uğraştıktan sonra tekrar yengeme baktım ki, yengem pür dikkat benim çadır kurmuş olan ve tam da göz hizasındaki sikime bakıyordu. Dalmıştı. "Hoşuna gitti mi yenge?" dediğimde, yengem hiç bozuntuya vermeden, "Ne?" dedi. Ben de, "Baktığın yer yenge!" dedim. Yengem gülerek, "Güzel görünüyor!" deyince çok şaşırdım ve bir şekilde olaya girmem gerektiğini düşündüm. Merdivenden aşağı inip, "Seninkiler de güzel görünüyor yenge!" deyip, hemen yengemin göğüslerini avuçlayarak, dudağına yapıştım. Beni itti, "Ne yapıyorsun sen?" dedi. Ben de, "Seni istiyorum yenge! Nezamandır seni arzuluyorum! Beni çıldırtıyorsun!" deyip, yeniden dudaklarına yapıştım. Yengem birkaç saniye tepkisiz kaldıktan sonra dayanamadı ve karşılık verdi ve benimle deli gibi öpüşmeye başladı. Demek ki o da benimle sikişmek istiyordu...
Bir çırpıda yengemin tişörtünu ve sütyenini çıkarttım. Göğüsleri devasa birşeydi, çok büyük ve dimdiktiler. Hemen yalamaya, uçlarını emmeye başladım. Yengem inlemeye başlamıştı bile, "Yatakodasına geçelim Iraz!" dedi. "Olur aşkım!" deyip, yatakodasına gittik. Yengemi yatağa attım, ben de bir çırpıda soyundum. Yengem sikimi görünce gözleri faltaşı gibi açıldı, "Çok büyük ve kalın!" dedi. Yengem korkmuştu açıkçası, ama kaçışı yoktu, bugün yiyecekti bu yarrağı. Ağzına almasını söyledim. Ağzına almaya çalışırken bile zorlanıyordu, sikimin ucu bile zorla giriyordu ağzına. Yalamaya başladı. Öyle bir yalıyordu ve emiyordu ki, iliğimi kuruturcasına. Çok geçmeden ağzına boşaldım. Orospu, "Mmmhhh! Tadı güzelmiş!" diyerek döllerimi yalayıp yuttuktan sonra, "Sıra bende!" deyip, yengemin pijamasını ve külotunu çıkarttım. Amının suları akıyordu oruspunun. Ama çok güzel ve prüzsüz bir amı vardı, sanki daha önce sikilmemiş gibi. Ben amını yaladıkça yengem, "Mmmhhh, güzel, devam et!" diyerek inliyordu. Okadar zevk alıyordu ki, kesin 2 defa Orgazm oldu...
Saçlarımı asılıp, "Artık sok şu sikini amıma!" diyordu. Ama benimkisi piçlik işte, amını yalamaya devam edip daha çok azdırıyordum onu. Yengemi yalayarak birkez daha orgazm etikten sonra yukarı kaydım ve sikimin kafasını amının üstünde, klitorisinde gezdiriyordum. Yengem kuduruyor, "Sok artık lan, sik beni!" diye bağırıyordu. Mahalleyi başımıza toplayacak diye korktum ve birden kökledim sikimi o güzel prüzsüz amına. Yengem nefessiz kaldı, gözleri kocaman açıldı, "Ağıhhh, yavaşşş!" dedi. Ama dinleyen kim, hızlı hızlı gidip gelmeye başladım. Az sonra yengem zevk çığlıkları atıyordu. Yengemi 10-15 dakika böyle siktikten sonra, ikimiz de aynı anda boşaldık...
Biraz dinlendikten sonra birbirimize sarıldık, öpüşüp elleşmeye başladık yeniden. Yengem tekrar sikimi yaladı ve kaldırdı. Sikim hazır kıta haline geçmişti. "Yenge senin o güzel götünü sikecem şimdi!" dedim. Yengemi dörtayak domaltmaya çalışırken, "Hayır olmaz, şimdiye kadar kimse beni ordan sikmedi! Hem çok acıyormuş!" dedi. Ben de, "Acımaz! Acırsa çıkartırım, söz!" dedim. Yengem, "Bak acıtırsan sıçarım ağzına!" diyerek kabul etti ve önümde domaldı. Masanın üstünde duran elkremini alarak, ilk kendi sikimi, sonra da onun götünü iyice kremledim. Parmağım bile zor giriyordu götüne, ama sikecektim o götü, hiç kurtuluşu yoktu. Sikimi götüne sokmaya çalıştım, ama girmiyordu. Birkaç denemeden sonra, birden bastırınca kafası girmişti, ama yengem anında, "Çıkarrr şunu!" diye bağırmaya başlamıştı. Çıkarmadım, biraz öyle bekledim. Ardından yavaş yavaş ileri geri yaparak götünün deliğini genişletim. Az daha soktum. Az daha, az daha derken sikimde bir sıcaklık hissettim. Büzüğü yırtılmıştı, kanıyordu. Sikimi çıkarsam bir daha yapamayacağımı bildiğim için, hiç sesimi çıkartmadan pompalamaya devam ettim...
Ama birşey dikkatimi çekti, yengemin hiç sesi çıkmıyordu, altımda ruh gibi öylece yatıyordu. "Yenge? Yenge?" diye seslendiğimde yengemden cevap gelmedi. Bayılmıştı acıdan. Yengem baygın halde iken, boşalana kadar götünü siktim ve götüne boşaldım. Sikimi götünden çıkardığımda, büzüğünde kanla karışık döllerim kabarcıklar oluşturuyordu. Hemen gittim mutfaktan kağıt havlu getirdim, yengemin amını götünü sildim, temizledim. Pijamasını, sütyenini ve tişörtünü giydirdim, yatağa uzandırdım, üstünü örttüm. Ben de giyinip eve gittim.
Kocası akşam geldiğinde, hasta olduğunu, ondan dolayı yattığını söylemiş. Beni gördüğünde ise ilk söylediği şey, "Götümün üstüne oturamıyorum ağzına sıçtığımın piçi! Birdaha rüyanda sikersin beni!" dedi. Öyle dedi ama, 2 hafta sonra kendisi çağırdı, "Aşkım çok özledim seni, sabah kocam işe gidince gel!" diye. Artık her fırsatta yengemi sikiyordum. Şimdilerde ise götten sikmemi kendisi istiyor oruspu. Götten sikişmek artık çok hoşuna gidiyor. Götü yaraksız kalınca tatlı tatlı kaşınıyormuş :))
[Iraz]
Türbanlı Kaynanam Karımdan Daha ��yi Sikişiyor!
Türbanlı Kaynanam Karımdan Daha İyi Sikişiyor! (Hasan 44 Y., İstanbul / Türkiye)
Selam ben Hasan. Sizlerle bir anımı ve halen yaşadığım olayı paylaşacağım. Sene 1999, Mamara Üniverstesi Eczacılık bölümünü okumak için İstanbulda idim. Ailemin maddi durumu iyi olduğu için bana İstanbuldan bir ev aldılar ve "Yurt köşelerinde rezillik çekme, okul bitince de evi ister satarsın, ister kiraya verirsin!" dediler. Okulda İzmitli bir kızarkadaşım oldu. Kız arkadaşımın ismi Sibel ve ailesinin maddi durumu iyi değildi, babası hasta yatalaktı, annesi de günlüğe gidip Sibeli okutmaya çalışıyordu. Sibel de okuldan 3 kız arkadaşıyla birlikte ev tutmuşlardı.
Birgün okula geldiğimde Sibeli ağlarken gördüm, "Hayırdır Sibel?" dedim. Babasının öldüğü haberini aldığını, İzmite gitmesi gerektiğini, fakat yol harçlığının olmadığını söyledi. Sibeli çok severdim, o da bana ilgi duyardı. "Yol parasını düşünme, hadi beraber gidelim!" dedim ve arabama atlayarak, tuttuk İzmitin yolunu. Eve geldik babasının cenazesi Sibeli bekliyordu. Cenezeyi kaldırdık ve 2 gün orada kalmaya karar verdik. Sibelin annesiyle, yani ilerde kaynanam olacak kadınla da orada tanıştık. Eve başsağlığına gelen giden derken, 1 hafta okulu astık ve orda kaldık. Bu arada müstakbel kaynanam 37 yaşında, türbanlı ama alımlı ve sexi bir bayandı. Devamlı ağlıyordu. Sibelle teselli etsekte, nafile susmuyordu, "Yalnız kaldım, ne yapacam buralarda!" deyip ağlıyordu. Sibel tek çocukları olduğu için çok düşünüyordu. Ben Sibele, "İstersen anneni de İstanbula alalım." deyince, "Ben burada kirayı veremiyorum, orada ne yapacağım?" dedi ve benim bilmediğim hususların olduğunu söyleyip, onun için bu işe karışmamamı istedi.
Neyse, Sibelle İstanbula döndük. Okuldu, dersti falan derken, bir akşam kapım çalındı. Açtım ki, Sibel elinde valizi kapıda ağlıyor. "Ne oldu?" dedim. "Kirayı veremediğim için arkadaşlar beni evden kovdular, tek sevdiğim sensin, elime geçtiği kadarıyla kirana yardım etsem beni yanına alırmısın?" dedi. "Bana kira vermene gerek yok Sibel, bu ev benim, rahatça okulun bitene kadar kalabilirsin, senden mutfak masrafı da istemiyorum. Bir kadın evine ne yapıyorsa sen de yap, yeter!" dedim ve yan odayı verdim. Sabah kalktım, Sibel müthiş bir kahvaltı hazırlamış. Yedik içtik okula gittik. Artık hergün birlikte eve geliyor, birlikte okula gidiyorduk, ama evde ayrı odalarda yatıyorduk, aramızda cinsellik seks yoktu.
Günler böyle geçerken, Sibel bir akşam benimle konuşmak istediğini söyleyerek, annesinin evde yalnız başına korktuğunu anlattı. Ben de, "Hallederiz..." dedim geçiştirdim. Akşam yemeğinden sonra erken yatmıştım. Nekadar uyuduğumu hatırlamıyorum, sikimde bir el hissettim ve uyandım. Sibel çırılçıplak soyunmuş, yatağıma girmiş, elini küloduma sokmuş sikimle oynuyordu. "Dur, neyapıyorsun?" dedim, ama nafile. Sibel ben yattıktan sonra, evde misafirlere ikram etmek için bulundurduğum yarım şişe Viskiyi içmiş, körkütük sarhoştu. O anda benim durumumda hangi erkek olsa siki kalkardı. Sibel koca götlü, iri memeli ve 1.60 boylarında bir afetti. Ben de artık dayanamayıp dudağından yapıştım, deliler gibi öpüşüyor, sevişiyorduk. Yarağımı ağzına alıp yaladıktan sonra, "Boz beni, senin kadının olmak istiyorum! Sik beni, karın yap beni!" deyince, altıma aldım bunu, birden amına kökledim ve Sibeli bozdum. Ateşli bir 15-20 dakika sikişmeden sonra da Sibelin içine boşaldım...
Kalktık duş alıp geldik, tekrar yatağa girdik. Ve Sibel yarağımla tekrar oynamaya ve yalamaya başladı. Yarrağım zaten hiç inmiyor, devamlı dik kalıyordu. Sabaha kadar Sibele 7-8 posta bastım ve döllerimi içine akıttım. Ertesi gün de ayık kafayla evlilik kararı aldık ve kimseye haber vermeden, 2 hafta içerisinde evlendik. Sibel artık resmen karım olmuştu. Evlenmemizin üzerinden 1,5 yıl geçmişti, bir çocuğumuz oldu, fakat fazla yaşamadı ve öldü. Bir çocuk daha yapmak istiyorduk, ama doktorlar karımın hasta olduğunu ve çocuk doğurmamasının gerektiğini söylediler. Sibel Rahim kanserine yakalanmıştı ve okulu bıramak zorunda kaldı. Durumu gittikçe kötüye giderken, artık annesine durumu anlatıp, annesini yanımıza almaya karar verdik...
İzmite gittim, kaynanamın borçlarını ve birikmiş kiralarını ödedim, İstanbula geldik. Kaynanam çok sevinmişti. Evde kaynanama bir oda tahsis ettik. Bu arada karımın hastalığı hat safayı aşmıştı, cinsel isteklerime karşılık veremiyor ve üzülüyordu. Ancak bazen kendini iyi hissettiği zamanlarda sikimi yalayıp boşaltabiliyor, bazen de bana, "Amıma alamadığım için özür dilerim erkeğim, seni dünyanın en tatlı şeyinden mahrum ettim!" diyerek, onun yerine götünü sikmemi istiyordu...
Sibel birgün bana, "Ben fazla yaşamam, ben ölürsem anneme sahip çık, gerekirse onla evlen, o benim öz annem değil!" deyince inanamadım, yalan söylüyor sandım. Fakat kimliklerini kontrol edince gerçeği söylediğini öğrendim. 2,5 ay sonra sibelim öldü. Ölünce kaynanamla yalnız kalmıştık. Sibelin bana vasiyetini kaynanama anlattım. Kaynanam itiraz etmedi ve evlendik. Kaynanamı ilk gece sabaha kadar siktim, ama doymak bilmiyordu kadın. Sibel ateşli sikişirdi, ama kaynanam ondan daha ateşliydi, her gece pilim bitene kadar siktiriyordu kendini bana. Yalan yok, kaynanam türbanlı falandı, ama Sibelden daha iyi sikişiyordu, bilmediği sikiş tekniği, pozisyon yoktu. Kaynanam 44 yaşında ilk çocuğumuza hamile kaldı. Ve şuanda da 3 çocuğumuz var, birinin adı Sibel.
[Hasan]
Selam ben Hasan. Sizlerle bir anımı ve halen yaşadığım olayı paylaşacağım. Sene 1999, Mamara Üniverstesi Eczacılık bölümünü okumak için İstanbulda idim. Ailemin maddi durumu iyi olduğu için bana İstanbuldan bir ev aldılar ve "Yurt köşelerinde rezillik çekme, okul bitince de evi ister satarsın, ister kiraya verirsin!" dediler. Okulda İzmitli bir kızarkadaşım oldu. Kız arkadaşımın ismi Sibel ve ailesinin maddi durumu iyi değildi, babası hasta yatalaktı, annesi de günlüğe gidip Sibeli okutmaya çalışıyordu. Sibel de okuldan 3 kız arkadaşıyla birlikte ev tutmuşlardı.
Birgün okula geldiğimde Sibeli ağlarken gördüm, "Hayırdır Sibel?" dedim. Babasının öldüğü haberini aldığını, İzmite gitmesi gerektiğini, fakat yol harçlığının olmadığını söyledi. Sibeli çok severdim, o da bana ilgi duyardı. "Yol parasını düşünme, hadi beraber gidelim!" dedim ve arabama atlayarak, tuttuk İzmitin yolunu. Eve geldik babasının cenazesi Sibeli bekliyordu. Cenezeyi kaldırdık ve 2 gün orada kalmaya karar verdik. Sibelin annesiyle, yani ilerde kaynanam olacak kadınla da orada tanıştık. Eve başsağlığına gelen giden derken, 1 hafta okulu astık ve orda kaldık. Bu arada müstakbel kaynanam 37 yaşında, türbanlı ama alımlı ve sexi bir bayandı. Devamlı ağlıyordu. Sibelle teselli etsekte, nafile susmuyordu, "Yalnız kaldım, ne yapacam buralarda!" deyip ağlıyordu. Sibel tek çocukları olduğu için çok düşünüyordu. Ben Sibele, "İstersen anneni de İstanbula alalım." deyince, "Ben burada kirayı veremiyorum, orada ne yapacağım?" dedi ve benim bilmediğim hususların olduğunu söyleyip, onun için bu işe karışmamamı istedi.
Neyse, Sibelle İstanbula döndük. Okuldu, dersti falan derken, bir akşam kapım çalındı. Açtım ki, Sibel elinde valizi kapıda ağlıyor. "Ne oldu?" dedim. "Kirayı veremediğim için arkadaşlar beni evden kovdular, tek sevdiğim sensin, elime geçtiği kadarıyla kirana yardım etsem beni yanına alırmısın?" dedi. "Bana kira vermene gerek yok Sibel, bu ev benim, rahatça okulun bitene kadar kalabilirsin, senden mutfak masrafı da istemiyorum. Bir kadın evine ne yapıyorsa sen de yap, yeter!" dedim ve yan odayı verdim. Sabah kalktım, Sibel müthiş bir kahvaltı hazırlamış. Yedik içtik okula gittik. Artık hergün birlikte eve geliyor, birlikte okula gidiyorduk, ama evde ayrı odalarda yatıyorduk, aramızda cinsellik seks yoktu.
Günler böyle geçerken, Sibel bir akşam benimle konuşmak istediğini söyleyerek, annesinin evde yalnız başına korktuğunu anlattı. Ben de, "Hallederiz..." dedim geçiştirdim. Akşam yemeğinden sonra erken yatmıştım. Nekadar uyuduğumu hatırlamıyorum, sikimde bir el hissettim ve uyandım. Sibel çırılçıplak soyunmuş, yatağıma girmiş, elini küloduma sokmuş sikimle oynuyordu. "Dur, neyapıyorsun?" dedim, ama nafile. Sibel ben yattıktan sonra, evde misafirlere ikram etmek için bulundurduğum yarım şişe Viskiyi içmiş, körkütük sarhoştu. O anda benim durumumda hangi erkek olsa siki kalkardı. Sibel koca götlü, iri memeli ve 1.60 boylarında bir afetti. Ben de artık dayanamayıp dudağından yapıştım, deliler gibi öpüşüyor, sevişiyorduk. Yarağımı ağzına alıp yaladıktan sonra, "Boz beni, senin kadının olmak istiyorum! Sik beni, karın yap beni!" deyince, altıma aldım bunu, birden amına kökledim ve Sibeli bozdum. Ateşli bir 15-20 dakika sikişmeden sonra da Sibelin içine boşaldım...
Kalktık duş alıp geldik, tekrar yatağa girdik. Ve Sibel yarağımla tekrar oynamaya ve yalamaya başladı. Yarrağım zaten hiç inmiyor, devamlı dik kalıyordu. Sabaha kadar Sibele 7-8 posta bastım ve döllerimi içine akıttım. Ertesi gün de ayık kafayla evlilik kararı aldık ve kimseye haber vermeden, 2 hafta içerisinde evlendik. Sibel artık resmen karım olmuştu. Evlenmemizin üzerinden 1,5 yıl geçmişti, bir çocuğumuz oldu, fakat fazla yaşamadı ve öldü. Bir çocuk daha yapmak istiyorduk, ama doktorlar karımın hasta olduğunu ve çocuk doğurmamasının gerektiğini söylediler. Sibel Rahim kanserine yakalanmıştı ve okulu bıramak zorunda kaldı. Durumu gittikçe kötüye giderken, artık annesine durumu anlatıp, annesini yanımıza almaya karar verdik...
İzmite gittim, kaynanamın borçlarını ve birikmiş kiralarını ödedim, İstanbula geldik. Kaynanam çok sevinmişti. Evde kaynanama bir oda tahsis ettik. Bu arada karımın hastalığı hat safayı aşmıştı, cinsel isteklerime karşılık veremiyor ve üzülüyordu. Ancak bazen kendini iyi hissettiği zamanlarda sikimi yalayıp boşaltabiliyor, bazen de bana, "Amıma alamadığım için özür dilerim erkeğim, seni dünyanın en tatlı şeyinden mahrum ettim!" diyerek, onun yerine götünü sikmemi istiyordu...
Sibel birgün bana, "Ben fazla yaşamam, ben ölürsem anneme sahip çık, gerekirse onla evlen, o benim öz annem değil!" deyince inanamadım, yalan söylüyor sandım. Fakat kimliklerini kontrol edince gerçeği söylediğini öğrendim. 2,5 ay sonra sibelim öldü. Ölünce kaynanamla yalnız kalmıştık. Sibelin bana vasiyetini kaynanama anlattım. Kaynanam itiraz etmedi ve evlendik. Kaynanamı ilk gece sabaha kadar siktim, ama doymak bilmiyordu kadın. Sibel ateşli sikişirdi, ama kaynanam ondan daha ateşliydi, her gece pilim bitene kadar siktiriyordu kendini bana. Yalan yok, kaynanam türbanlı falandı, ama Sibelden daha iyi sikişiyordu, bilmediği sikiş tekniği, pozisyon yoktu. Kaynanam 44 yaşında ilk çocuğumuza hamile kaldı. Ve şuanda da 3 çocuğumuz var, birinin adı Sibel.
[Hasan]
Amcamla Yengemi Uyutup Kızları Nazlıyı Siktim!
Amcamla Yengemi Uyutup Kızları Nazlıyı Siktim! (Hakan 24 Y., Antalya / Türkiye)
Mrb. arkadaşlar, adım Hakan, 24 yaşındayım, bekarım. Antalyada ailemle yaşıyorum, aslen de Antalyalıyız. Bilgisayar teknik servisiyim. Hikayem amcamın kızı Nazlı ile geçen senenin yazında geçmişti. Amcamın kızı Nazlı 19 yaşında ve çok güzel vücudu olan birisidir. Hep 31 çekerken onu düşünürdüm. Onlara gittiğim zaman, her fırsatta arkasından geçerken götüne sürterdim hep. Nazlı hep sikmek istediğim birisiydi.
Mrb. arkadaşlar, adım Hakan, 24 yaşındayım, bekarım. Antalyada ailemle yaşıyorum, aslen de Antalyalıyız. Bilgisayar teknik servisiyim. Hikayem amcamın kızı Nazlı ile geçen senenin yazında geçmişti. Amcamın kızı Nazlı 19 yaşında ve çok güzel vücudu olan birisidir. Hep 31 çekerken onu düşünürdüm. Onlara gittiğim zaman, her fırsatta arkasından geçerken götüne sürterdim hep. Nazlı hep sikmek istediğim birisiydi.
Üvey Kızımla Kızarkadaşını Doğumgününde Siktim!
Üvey Kızımla Kızarkadaşını Doğumgününde Siktim! (Fatih 38 Y., Aydın / Türkiye)
Selamlar. Öncelikle buraya birbirinden güzel hikaye yazıp yollayan arkadaşlara şükranlarımı bir borç bilirim. Yaklaşık olarak 1 yıldır bu siteyi takip ediyorum, sitedeki hikayeleri okudukça heyecanlanıyorum. Ben de sizlerle bir hikayemi paylaşmak istiyorum.
Adım Fatih, Özel bir okulda Kimya öğretmeniyim 38 yaşındayım, ama yaşımı katiyen göstermeyen, kendime bakan, vücut gelişimi sporuyla uğraşan biriyim. Etrafında sevilen, saygı duyulan biriyim. Başımdan geçen olay bundan 4 sene önce gerçekleşti. Ogün okulda mesaim bittikten sonra spor yaptığım salona gittim. Yaklaşık yarım saat sonra salona bir bayan girdi. İlk defa bu salonda görüyordum bu kadını, ama bir yerden tanıyacak gibiydim. Bir süre daha çalıştıktan sonra o bayanla tanışmak için yanına gittim. Tesadüf bu ya, Özlem, benim İzmirde aynı apartmanda oturduğumuz Gülseren teyzenin kızı çıktı. Ben 14 yaşındayken Aydına babamın görevi nedeniyle taşınınca onlarla da ayrılmıştık. Neyse, Özlemi spor salonun cafesine davet ettim. O da benimle karşılaştığına çok sevinmişti...
Sohbet o kadar koyulaşmıştı ki, laf lafı açmış, 2,5 saat konuşmuşuz. Bu konuşma sırasında, Özlemin 17 yaşındayken sevdiği oğlana kaçarak evlendiğini ve ondan Rabia isminde bir kızı olduğunu, evliliklerinin yürümediğini, boşandıklarını, burata taşındığını, burda bir Firmada çalıştığını, kızının şimdi kolejde okuduğunu öğrendim. O gün ikimiz de, "Mutlaka görüşelim!" diyerek ayrıldık. Neredeyse her gün Özlemle görüşüyor, kızıyla ve kendisiyle zaman geçiriyordum. O yaşıma kadar hiç evlenmemiştim ve şimdiye kadar hiçbir kadından bu denli hoşlanmamıştım. Artık açılma vakti gelmiş, Özleme evlenme teklifi etmişim. Kendisine çok iyi bir eş, kızına da baba olamasam da iyi bir ağabey olacağımı söyledim. Özlemin de bana karşı boş olmaması, evlenme teklifimi sevinerek kabul etmesi beni çok sevindirmişti. Bizim evlenme kararımıza kızı Rabia da çok sevinmişti. Hemen düğün hazırlıklarına başladık ve sömestre tatilinde evlendik. 1 haftalığına Uludağa balayına gittik. Çok mutluyduk, evimizde bir neşe vardı.
Artık bahar gelmişti, İzmirin engüzel zamanıydı, haftasonları onları gezmeye götürüyor, güzel bir haftasonu geçiriyorduk. Bu arada Özlem büyük bir şirkette bölüm şefi olarak görev yapmaktaydı. İşi gereği Almanyaya 3 haftalık bir seyahat yapması gerekince, bu haber çok moralimi bozmuştu. Ama yapacak birşey yoktu, Mayısın başında Özlemi Almanyaya gönderdik. Evde üvey kızım Rabia ile kalmıştık. Rabia 1.75 boyunda, 58 kg ağırlığında, kumral, yeşil gözlü bir afetti. Özlemin Almanyaya gidişinin ilk haftası sona ermişti. Kızı Rabia ilk defa annesinden ayrı doğum gününü kutlayacağı için üzüntülüydü. 9 mayıs günü gelmiş, Rabianın doğum günü için herşey hazırdı. Bütün organizasyonu ben yapmıştım. Üvey kızımın birazda olsa annesinin yokluğunu gidermeye çalıştım. Rabianın doğumgünü partisi bizim evde yapılacaktı. Yavaş yavaş arkadaşları eve gelmeye başlamışlardı. Arkadaşlarının hepsi birbirinden şıktı...
Parti curcunalı bir şekilde ilerlerken, gençler de kendilerinden geçmeye başlamıştı. Partiye gelen erkekler yanlarında getirdikleri içkileri el altından kızlara ikram ediyorlardı. Gözüm bir ara Rabianın arkadaşı Bahara takıldı. Çok güzel bir kızdı, uzun bacakları, iri ve dik göğüsleri vardı. Kendisine baktığımı fark etti ve o andan itibaren sürekli bana bakarak seksi danslar etmeye başladı. Baharın kıvrak vücut hareketleri ve baygın baygın bakışı beni müthiş tahrik etmişti. Bana parmağıyla 'Gel!' işareti yaparak, "Dans edelim!" deyince, ben de bunu fırsat bilip Baharın yanına gidip ona eşlik ettim. Kalçalarını kıvırdıkça kısacık kırmızı mini eteğinin altından külodu görünüyordu. Biz dans ederken artık saatler ilerlemişti ve kız kollarımda resmen eriyordu. Bir şekilde Baharı yatağa atmam lazımdı. Baharı kendime yapıştırıp, kalkık sikimi göbeğine dokundurdum ve kulağına fısıldayarak, "Mutfağa gel!" dedim, mutfağa gittim...
Buzdolabından bir tane bira çıkardım, içiyordum ki, Bahar inanılmaz seksiliğiyle mutfağa girdi. Hiçbir şey söylemeden direkt gelip dudaklarıma yapıştı. Öyle ateşli bir şekilde öpüyordu ki beni, anlatamam. İkimizde de artık ipler kopmuştu. Yaklaşık yarım saat kadar mutfakta öpüştük koklaştık elleştik, artık onu yatakodama götürme zamanı gelmişti. Yatakodam hemen mutfağın yanındaydı, odaya girdiğimizde ikimiz de birbirimizin üstündekileri yırtarak çıkartıyorduk. Bahar daha 16 yaşında olmasına rağmen mükemmel bir vücudu vardı. Onun göğüslerini yalayarak yavaş yavaş amına kadar gelmiştim. Amı okadar güzel kokuyordu ki anlatamam. Artık benim yarak iyice şişmiş patlayacak duruma gelmişti. Bahar önce benimkini ağzına alarak profesyonelce yaladı. O an dayanamayarak Baharın ağzına boşaldım ve bacaklarımda derman kalmayarak yatağa uzandım...
Bu arada da Bahar döllerin hepsini yutmuş, benim kaslı vücuduma küçük küçük öpücükler konduruyordu. o arada salondan gelen Müzik sesi durmuştu, Rabia arkadaşlarını uğurluyordu. Hemen kalkıp yatakodamın kapısını kilitleyerek Rabianın içeriye girme ihtimalini engelledim. Az sonra Rabia tüm arkadaşlarını göndermiş olmalı ki, kapıyı çalarak, "Fatih abi uyuyormusun? Uyumuyorsan bana yardım edermisin?" diye seslendi. "Bir saniye geliyorum!" dedim. Bahara, "Hiç kımıldama ve sesini çıkarma!" deyip, yatağın arkasına sakladım. Aceleyle altıma sadece boxerimi giyip kapıyı açtım. Açmamla birlikte Rabia üzerime atlayarak boynuma sarıldı, dudaklarımı öpmeye başladı. O an şoka girmiştim, karşılık vermiyordum. Benim bu durumumu fark eden Rabia, "Sen burada Baharı becerirken, benim odamda yalnız uyumamı beklemeyeceksin değil mi?" dedi. Şok üzerine şok olmuştum, resmen neye uğradığımı şaşırdım. "Baharla niye ortadan kayboldunuz biliyorum, herşeyin fakındaydım, seni öyle kolay kolay Bahara yedirmem aşkım! 16 yaşıma girmemi şimdi yatakta 3 kişi kutlayacağız!" dedi ve yatağın arkasından Baharı kolundan tutarak çıkardı, yatağa attı...
Sonra kendisi de bir çırpıda üzerindekileri çıkararak, beni yatağa itti, kendi de geldi yatağa. İnanamıyordum, yatağımda iki tane 16'lık çıtır, biri yarağımı, diğeri ise dudağımı sömürüyordu. Artık dayanacak halim kalmamıştı, Baharı hemen önüme çekerek, taş gibi olan yarağımı amına dayadım, o anda Bahar, "Sakın amımdan girme, ben bakireyim! Ama götümden sikebilirsin!" diyerek arkasını döndü ve domaldı. Şaşırmıştım, kendi kendime, bu kadar güzel sevişen bir kız bakireliğini nasıl olmuşta daha vermemiş dedim. Tükürüğümle göt deliğini iyice ıslattım, yarağımı göt deliğine dayadım. İlk hamlemi yapıtğımda Baharın altımdan öyle bir kaçışı vardı ki, "İlk defa olacak, lütfen yavaş ol!" dedi. Bahara, "Tamam!" dedim ve Rabiadan çekmecedeki kremlerden birtanesini vermesini istedim...
Kremi Baharın götüne boca ettim, götü artık iyice kıvama gelmişti. Yarağımı Rabiaya güzelce yalatıp, Baharın götüne yavaşça girdim. Bahar ilk başlarda kısık kısık çığlıklar atsa da, bir süre sonra iyice zevke gelmişti. Artık ben Baharın götüne sokarken, o da götünü arkaya bastırıyordu. Ben bir yandan da Rabianın amını yalıyordum. Bu süre içerisinde Rabia 3 defa Orgazm oldu. Artık dayanacak gücüm kalmadı, boşalmak üzereydim, Baharın götünden çıkardığım yarağımı Rabianın ağzına verdim ve birden ağzına boşaldım. Rabia tüm döllerimi yuttuktan sonra, "Sikilme sırası bende, fakat amıma istiyorum, ilk erkeğim olmanı istiyorum, beni kadının yapacaksın!" dedi. "Kızım saçmalama, amından sikmem!" dedim. "Sikeceksin! Sikmezsen okuldaki çocuklardan birine siktiririm! Beni sikmek için hepsi de can atıyor! Beni onlardan birinin sikmesini istermisin? Korkma, anneme söylemem, başına da bela olmam! Gönüllü veriyorum, daha ne istiyorsun?" dedi...
Biran düşündüm haklıydı, "Tamam!" dedim ve hemen Bahara yarağımı yalatarak tekrardan kazık gibi olmasını sağladım. Rabianın amını güzelce yalayarak onu da kıvama getirdim. Artık o büyük an gelmişti, üvey kızımı kadın yapacaktım. Yarağımın ucunu amına dayadım ve hafifçe yüklendim. Rabia gözlerini kapattı, dudaklarını ısrıyordu. Birden sert bir şekilde yüklendim. O anda öyle bir çığlık attı ki anlatamam, kızlık zarını patlatmıştım, üvey kızım kadınım olmuştu. İçinde biraz sabit bir şekilde durdum, daha sonra gidip gelmeye başladım. Sıcacık ve dar bir amdı. Öyle tatlı sikiyordum ki, yarağımı amından çıkarmaya fırsat olmadan bütün döllerimi Rabianın içine boşalttım. Rabia benimle birlikte çığlıklar atarak boşalmıştı. Yatakta öylece yatakalmıştık. Biri bir omuzuma, diğeri ötekine, başlarını koyarak uzanmıştı kızlar...
Az öyle uzandıktan sonra, Bahar yataktan doğrularak, telefonuna uzandı ve annesini aradı, "Bu gece Rabialarda kalcağım, ona ortalığı düzelmekte yardım edeceğim!" diyerek izin aldı. Telefonu kapadıktan sonra yüzüme sinsice gülerek, "Hadi beni de kadının yap, vahşi erkeğim!" diyerek yarağıma yumuldu. Çok geçemeden yarağım taş gibi olmuştu. Baharın amını da dil darbeleri atarak güzelce yaladım. İtiraf edeyim ki, Baharın amının müthiş bir kokusu ve tadı vardı. Tamam, üvey kızımın amı da muteşem güzel ve tatlıydı, ama Baharınki nedense daha tatlıydı. Yarağımı Baharın amına dayamıştım, ona da Rabiaya uyguladığım tarifeyi uyguladım, birden amının yüklendim. Ondan da evi yıkacak bir çığlık geldi, onun da kızlığını almıştım. İnanılacak gibi değildi, bir gecede 2 kızın bakireliğini almıştım...
Bahar, "Hadi aşkım, daha hızlı, del amcığımı, bütün döllerini istiyorum, boşal içime!" diyerek beni azdırmaya çalışıyordu. Artık gücüm kalmamıştı, bütün kuvvetimle amına yüklendim ve son döllerimi de Baharın içine bırakarak yatağa yığıldım kaldım. Kızların da gücü kalmamıştı, üçümüz de yorgunluktan yatakta uyuyup kaldık. Ertesi gün uyandığımda yatakta yalnızdım ve saat 17:00'yi gösteriyordu. Şortumu giyip salona baktım, kızlar heryeri tertemiz toparlamışlar ve bahçede çay keyfi yapıyorlardı. İkisinin de yüzünde gülücükler vardı.
O günden sonra, sevgili karım Özlem Almanyadan gelinceye kadar, kızlarla sınırsızca 3'lü grup yaptık. Mükemmel bir 2 hafta geçirdim. Karım geldikten sonra Baharı biraz daha seyrek sikebildim. Ama her gece karımı sikiyordum, gündüz de Rabiayı. Şimdi Rabiayla Bahar İzmirde üniversitede okuyorlar ve aynı evde kalıyorlar. Düzenli olarak yanlarına gidiyorum ve üçümüz birlikte yatakta güzel zamanlar geçiriyoruz.
Sevgilerle.
[Fatih]
Selamlar. Öncelikle buraya birbirinden güzel hikaye yazıp yollayan arkadaşlara şükranlarımı bir borç bilirim. Yaklaşık olarak 1 yıldır bu siteyi takip ediyorum, sitedeki hikayeleri okudukça heyecanlanıyorum. Ben de sizlerle bir hikayemi paylaşmak istiyorum.
Adım Fatih, Özel bir okulda Kimya öğretmeniyim 38 yaşındayım, ama yaşımı katiyen göstermeyen, kendime bakan, vücut gelişimi sporuyla uğraşan biriyim. Etrafında sevilen, saygı duyulan biriyim. Başımdan geçen olay bundan 4 sene önce gerçekleşti. Ogün okulda mesaim bittikten sonra spor yaptığım salona gittim. Yaklaşık yarım saat sonra salona bir bayan girdi. İlk defa bu salonda görüyordum bu kadını, ama bir yerden tanıyacak gibiydim. Bir süre daha çalıştıktan sonra o bayanla tanışmak için yanına gittim. Tesadüf bu ya, Özlem, benim İzmirde aynı apartmanda oturduğumuz Gülseren teyzenin kızı çıktı. Ben 14 yaşındayken Aydına babamın görevi nedeniyle taşınınca onlarla da ayrılmıştık. Neyse, Özlemi spor salonun cafesine davet ettim. O da benimle karşılaştığına çok sevinmişti...
Sohbet o kadar koyulaşmıştı ki, laf lafı açmış, 2,5 saat konuşmuşuz. Bu konuşma sırasında, Özlemin 17 yaşındayken sevdiği oğlana kaçarak evlendiğini ve ondan Rabia isminde bir kızı olduğunu, evliliklerinin yürümediğini, boşandıklarını, burata taşındığını, burda bir Firmada çalıştığını, kızının şimdi kolejde okuduğunu öğrendim. O gün ikimiz de, "Mutlaka görüşelim!" diyerek ayrıldık. Neredeyse her gün Özlemle görüşüyor, kızıyla ve kendisiyle zaman geçiriyordum. O yaşıma kadar hiç evlenmemiştim ve şimdiye kadar hiçbir kadından bu denli hoşlanmamıştım. Artık açılma vakti gelmiş, Özleme evlenme teklifi etmişim. Kendisine çok iyi bir eş, kızına da baba olamasam da iyi bir ağabey olacağımı söyledim. Özlemin de bana karşı boş olmaması, evlenme teklifimi sevinerek kabul etmesi beni çok sevindirmişti. Bizim evlenme kararımıza kızı Rabia da çok sevinmişti. Hemen düğün hazırlıklarına başladık ve sömestre tatilinde evlendik. 1 haftalığına Uludağa balayına gittik. Çok mutluyduk, evimizde bir neşe vardı.
Artık bahar gelmişti, İzmirin engüzel zamanıydı, haftasonları onları gezmeye götürüyor, güzel bir haftasonu geçiriyorduk. Bu arada Özlem büyük bir şirkette bölüm şefi olarak görev yapmaktaydı. İşi gereği Almanyaya 3 haftalık bir seyahat yapması gerekince, bu haber çok moralimi bozmuştu. Ama yapacak birşey yoktu, Mayısın başında Özlemi Almanyaya gönderdik. Evde üvey kızım Rabia ile kalmıştık. Rabia 1.75 boyunda, 58 kg ağırlığında, kumral, yeşil gözlü bir afetti. Özlemin Almanyaya gidişinin ilk haftası sona ermişti. Kızı Rabia ilk defa annesinden ayrı doğum gününü kutlayacağı için üzüntülüydü. 9 mayıs günü gelmiş, Rabianın doğum günü için herşey hazırdı. Bütün organizasyonu ben yapmıştım. Üvey kızımın birazda olsa annesinin yokluğunu gidermeye çalıştım. Rabianın doğumgünü partisi bizim evde yapılacaktı. Yavaş yavaş arkadaşları eve gelmeye başlamışlardı. Arkadaşlarının hepsi birbirinden şıktı...
Parti curcunalı bir şekilde ilerlerken, gençler de kendilerinden geçmeye başlamıştı. Partiye gelen erkekler yanlarında getirdikleri içkileri el altından kızlara ikram ediyorlardı. Gözüm bir ara Rabianın arkadaşı Bahara takıldı. Çok güzel bir kızdı, uzun bacakları, iri ve dik göğüsleri vardı. Kendisine baktığımı fark etti ve o andan itibaren sürekli bana bakarak seksi danslar etmeye başladı. Baharın kıvrak vücut hareketleri ve baygın baygın bakışı beni müthiş tahrik etmişti. Bana parmağıyla 'Gel!' işareti yaparak, "Dans edelim!" deyince, ben de bunu fırsat bilip Baharın yanına gidip ona eşlik ettim. Kalçalarını kıvırdıkça kısacık kırmızı mini eteğinin altından külodu görünüyordu. Biz dans ederken artık saatler ilerlemişti ve kız kollarımda resmen eriyordu. Bir şekilde Baharı yatağa atmam lazımdı. Baharı kendime yapıştırıp, kalkık sikimi göbeğine dokundurdum ve kulağına fısıldayarak, "Mutfağa gel!" dedim, mutfağa gittim...
Buzdolabından bir tane bira çıkardım, içiyordum ki, Bahar inanılmaz seksiliğiyle mutfağa girdi. Hiçbir şey söylemeden direkt gelip dudaklarıma yapıştı. Öyle ateşli bir şekilde öpüyordu ki beni, anlatamam. İkimizde de artık ipler kopmuştu. Yaklaşık yarım saat kadar mutfakta öpüştük koklaştık elleştik, artık onu yatakodama götürme zamanı gelmişti. Yatakodam hemen mutfağın yanındaydı, odaya girdiğimizde ikimiz de birbirimizin üstündekileri yırtarak çıkartıyorduk. Bahar daha 16 yaşında olmasına rağmen mükemmel bir vücudu vardı. Onun göğüslerini yalayarak yavaş yavaş amına kadar gelmiştim. Amı okadar güzel kokuyordu ki anlatamam. Artık benim yarak iyice şişmiş patlayacak duruma gelmişti. Bahar önce benimkini ağzına alarak profesyonelce yaladı. O an dayanamayarak Baharın ağzına boşaldım ve bacaklarımda derman kalmayarak yatağa uzandım...
Bu arada da Bahar döllerin hepsini yutmuş, benim kaslı vücuduma küçük küçük öpücükler konduruyordu. o arada salondan gelen Müzik sesi durmuştu, Rabia arkadaşlarını uğurluyordu. Hemen kalkıp yatakodamın kapısını kilitleyerek Rabianın içeriye girme ihtimalini engelledim. Az sonra Rabia tüm arkadaşlarını göndermiş olmalı ki, kapıyı çalarak, "Fatih abi uyuyormusun? Uyumuyorsan bana yardım edermisin?" diye seslendi. "Bir saniye geliyorum!" dedim. Bahara, "Hiç kımıldama ve sesini çıkarma!" deyip, yatağın arkasına sakladım. Aceleyle altıma sadece boxerimi giyip kapıyı açtım. Açmamla birlikte Rabia üzerime atlayarak boynuma sarıldı, dudaklarımı öpmeye başladı. O an şoka girmiştim, karşılık vermiyordum. Benim bu durumumu fark eden Rabia, "Sen burada Baharı becerirken, benim odamda yalnız uyumamı beklemeyeceksin değil mi?" dedi. Şok üzerine şok olmuştum, resmen neye uğradığımı şaşırdım. "Baharla niye ortadan kayboldunuz biliyorum, herşeyin fakındaydım, seni öyle kolay kolay Bahara yedirmem aşkım! 16 yaşıma girmemi şimdi yatakta 3 kişi kutlayacağız!" dedi ve yatağın arkasından Baharı kolundan tutarak çıkardı, yatağa attı...
Sonra kendisi de bir çırpıda üzerindekileri çıkararak, beni yatağa itti, kendi de geldi yatağa. İnanamıyordum, yatağımda iki tane 16'lık çıtır, biri yarağımı, diğeri ise dudağımı sömürüyordu. Artık dayanacak halim kalmamıştı, Baharı hemen önüme çekerek, taş gibi olan yarağımı amına dayadım, o anda Bahar, "Sakın amımdan girme, ben bakireyim! Ama götümden sikebilirsin!" diyerek arkasını döndü ve domaldı. Şaşırmıştım, kendi kendime, bu kadar güzel sevişen bir kız bakireliğini nasıl olmuşta daha vermemiş dedim. Tükürüğümle göt deliğini iyice ıslattım, yarağımı göt deliğine dayadım. İlk hamlemi yapıtğımda Baharın altımdan öyle bir kaçışı vardı ki, "İlk defa olacak, lütfen yavaş ol!" dedi. Bahara, "Tamam!" dedim ve Rabiadan çekmecedeki kremlerden birtanesini vermesini istedim...
Kremi Baharın götüne boca ettim, götü artık iyice kıvama gelmişti. Yarağımı Rabiaya güzelce yalatıp, Baharın götüne yavaşça girdim. Bahar ilk başlarda kısık kısık çığlıklar atsa da, bir süre sonra iyice zevke gelmişti. Artık ben Baharın götüne sokarken, o da götünü arkaya bastırıyordu. Ben bir yandan da Rabianın amını yalıyordum. Bu süre içerisinde Rabia 3 defa Orgazm oldu. Artık dayanacak gücüm kalmadı, boşalmak üzereydim, Baharın götünden çıkardığım yarağımı Rabianın ağzına verdim ve birden ağzına boşaldım. Rabia tüm döllerimi yuttuktan sonra, "Sikilme sırası bende, fakat amıma istiyorum, ilk erkeğim olmanı istiyorum, beni kadının yapacaksın!" dedi. "Kızım saçmalama, amından sikmem!" dedim. "Sikeceksin! Sikmezsen okuldaki çocuklardan birine siktiririm! Beni sikmek için hepsi de can atıyor! Beni onlardan birinin sikmesini istermisin? Korkma, anneme söylemem, başına da bela olmam! Gönüllü veriyorum, daha ne istiyorsun?" dedi...
Biran düşündüm haklıydı, "Tamam!" dedim ve hemen Bahara yarağımı yalatarak tekrardan kazık gibi olmasını sağladım. Rabianın amını güzelce yalayarak onu da kıvama getirdim. Artık o büyük an gelmişti, üvey kızımı kadın yapacaktım. Yarağımın ucunu amına dayadım ve hafifçe yüklendim. Rabia gözlerini kapattı, dudaklarını ısrıyordu. Birden sert bir şekilde yüklendim. O anda öyle bir çığlık attı ki anlatamam, kızlık zarını patlatmıştım, üvey kızım kadınım olmuştu. İçinde biraz sabit bir şekilde durdum, daha sonra gidip gelmeye başladım. Sıcacık ve dar bir amdı. Öyle tatlı sikiyordum ki, yarağımı amından çıkarmaya fırsat olmadan bütün döllerimi Rabianın içine boşalttım. Rabia benimle birlikte çığlıklar atarak boşalmıştı. Yatakta öylece yatakalmıştık. Biri bir omuzuma, diğeri ötekine, başlarını koyarak uzanmıştı kızlar...
Az öyle uzandıktan sonra, Bahar yataktan doğrularak, telefonuna uzandı ve annesini aradı, "Bu gece Rabialarda kalcağım, ona ortalığı düzelmekte yardım edeceğim!" diyerek izin aldı. Telefonu kapadıktan sonra yüzüme sinsice gülerek, "Hadi beni de kadının yap, vahşi erkeğim!" diyerek yarağıma yumuldu. Çok geçemeden yarağım taş gibi olmuştu. Baharın amını da dil darbeleri atarak güzelce yaladım. İtiraf edeyim ki, Baharın amının müthiş bir kokusu ve tadı vardı. Tamam, üvey kızımın amı da muteşem güzel ve tatlıydı, ama Baharınki nedense daha tatlıydı. Yarağımı Baharın amına dayamıştım, ona da Rabiaya uyguladığım tarifeyi uyguladım, birden amının yüklendim. Ondan da evi yıkacak bir çığlık geldi, onun da kızlığını almıştım. İnanılacak gibi değildi, bir gecede 2 kızın bakireliğini almıştım...
Bahar, "Hadi aşkım, daha hızlı, del amcığımı, bütün döllerini istiyorum, boşal içime!" diyerek beni azdırmaya çalışıyordu. Artık gücüm kalmamıştı, bütün kuvvetimle amına yüklendim ve son döllerimi de Baharın içine bırakarak yatağa yığıldım kaldım. Kızların da gücü kalmamıştı, üçümüz de yorgunluktan yatakta uyuyup kaldık. Ertesi gün uyandığımda yatakta yalnızdım ve saat 17:00'yi gösteriyordu. Şortumu giyip salona baktım, kızlar heryeri tertemiz toparlamışlar ve bahçede çay keyfi yapıyorlardı. İkisinin de yüzünde gülücükler vardı.
O günden sonra, sevgili karım Özlem Almanyadan gelinceye kadar, kızlarla sınırsızca 3'lü grup yaptık. Mükemmel bir 2 hafta geçirdim. Karım geldikten sonra Baharı biraz daha seyrek sikebildim. Ama her gece karımı sikiyordum, gündüz de Rabiayı. Şimdi Rabiayla Bahar İzmirde üniversitede okuyorlar ve aynı evde kalıyorlar. Düzenli olarak yanlarına gidiyorum ve üçümüz birlikte yatakta güzel zamanlar geçiriyoruz.
Sevgilerle.
[Fatih]
Türbanlı Karımı Orospu Diye Siktirdim!
Türbanlı Karımı Orospu Diye Siktirdim! (Ahmet 21 Y., Antalya / Türkiye)
Türbanlı karım Asiye ile yeni bir zevk keşfetmiştik. Sahile akşam karanlığında arabayla gidiyor ve arabayı denize dikine park edilen yerde park ederek manzarayı seyrediyorduk. Ve duvar dibindeki çaycı da bize çay getiriyordu. Orada herkes kendi âlemindeydi. Arabalarda resmen sevişiyorlardı. Karım Asiye ise başörtülü ve mantoluydu.
Asiyeye, "Kız görüyorsun, millet kimseye aldırmadan sikişiyor, biz uslu uslu manzara seyrediyoruz!" deyince, karım da, "İstiyorsan biz de sevişelim canım!" dedi. Ben de, "Yok biz farklı olmalıyız!" dedim. "Nasıl?" dedi. "Sen de mantonun içinde dekolte ol bakalım, çaycı fark edecek mi?" dedim. "Nasıl yaa?" dedi. "Nasılı var mı? Çaycıyı sevindir, garibim akşam karanlığında deli oluyordur, ondan birşeyler saklama!" dedim. O da, "Tamam, birdahaki gelişe ona göre giyineceğim! Ama şimdilik bir avans verebilirim!" dedi. "Nasıl?" dedim. "Sen dışarı çık, sonra çaycı buradayken gel!" dedi. Arabadan çıktım, tuvalete gittim. 5 dakika sonra geldim. Geldiğimde çaycı karımın oturduğu koltuğun camından içeri bakıp karımla konuşuyordu.
Ben şoför kapısını açıp içeri giriyordum ki, çaycı gitmek istedi. Karım çaycıya, "Dur bir dakika, bana bir şeker daha getir, birde kağıt mendil getir!" dedi. O arada ben karımın mantosunun önünün tamamen açık olduğunu ve gömleğinin üst düğmelerinin açık olduğundan iri memelerinin üst kısımlarının meydanda olduğunu gördüm. Bayıldım zevkten. Karım eteğini de beline sıyırmış, nefis bembeyaz bacakları sonuna kadar açıktaydı, nerdeyse külotu gözükecekti. Çaycı gidince, karım bana, "Nasıl başlangıç?" dedi. "Harikasın karıcığım!" dedim. "Daha açayım mı?" dedi. "Sonuna kadar hem de!" dedim. Memesinin birini çıkardı, bana, "Em şunu!" dedi. Ben emerken çaycı geliyordu. Karım, "Aldırma, devam et!" dedi. Çaycı yanımıza geldi, ben istifimi bozmadan karımın memesini emmeye devam ettim. Karım çaycıya sexy bir şekilde, "Teşekkürler canıımmm!" dedi. Çaycı vereceğini verip gitti, ama gözü arkadaydı.
Ertesi günü arabayı aynı yere park ettiğimizde karım daha bir rahattı. Beni yine bir ara dışarı gönderdi. Tekrar geldiğimde yine çaycı karımın başucundaydı. Karımın mantosu açıktı ve içinde bir şey yoktu, çırılçıplaktı. Ben arabaya binerken önünü bile kapatmadı. Çaycı resmen karımın amını görüyordu. Çaycı çay boşunu alırken, karım örtünmedi bile, memeleri açıkta, amı açıktaydı, sadece mantosu kenarlarını kapatıyordu. Çaycının siki pantolonunda dimdik olmuştu. Karım çaycıya, "Hayatım taze Salep var mı?" dedi. O da yutkunarak, "Hayır efendim, yok." dedi. Karım da, "Canım taze salep istedi, ne olur bul!" dedi. Çaycı, "Nerden bulayım abla?" derken, ben arabadan dışarı çıktım, elim arabanın tavanında, çaycıya, 'Geçir geçir!' işareti yaptım. Çaycı kafayı yiyecekti. Ben denize doğru giderken, çaycı koşa koşa yanıma geldi, "Abi yenge ille de Salep bul diyor, nerden bulayım?" dedi. Ben de, "Ne yengesi oğlum yaa, o karı bir orospu! Kaşınıyor işte, anlasana! O başka Salep istiyor, sen anlamadın meseleyi!" dedim. "Yok yaa! Abi müsade var mı?" dedi. "Tabii oğlum, veren amı sikerler daima!" dedim. Çaycı, "Sağol abi!" dedi.
Çaycıyla birlikte arabaya geri döndüğümüzde, çaycı karıma, "Abla, istediğin Salep çay tezgahının arkasında var, dışarıya vermiyoruz, gelirsen içiririm!" dedi. Karım da gülerek, "Taze mi?" dedi. Çaycı, "Evet, taze abla!" dedi. Karım da, "Peki ya şoförümle ne konuştunuz?" dedi. Çaycı da, "Hele bir gel anlarsın!" dedi. Karım önünü düğmelemeden mantosunu kapatarak ve belinden eliyle tutarak, çaycının dediği yere gitti. Ben 15-20 dakika denize seyrettim, gazete okudum. Karım geri geldiğinde gayet mutluydu, arbaya bindi ve "Hadi gidelim!" dedi. Ben heyecanla, "Ne oldu aşkım? Anlat!" dedim. "Yoo anlatmam! Yarın da getirirsen, ancak dönüşte anlatırım!" dedi. "İyi, peki!" dedim, arabayı çalıştırdım, eve gittik. Eve girince heyecanla karıma saldırdım, baktım memeleri morarmıştı, "İyi morartmış çaycı!" dedim. "Evet, iyi morarttılar canım!" dedi. "Anlamadım, çaycıdan başkası da mı vardı?" dedim. "Evet, ocakcı da geldi!" dedi. Ben daha da heycanlanmış ve zevke gelmiştim. Karımın amını öpmeye başladım, "İyi bari amcığın morarmamış!" dedim. "Amımı morartmaya fırsat bulamadılar ki, çok çabuk hallettiler!" dedi. Karımı zevkle ve heyecanla bir güzel siktim, sonra uyuduk.
Ertesi gün evden çıktım, İbo diye bir arkadaşım vardı, İbo ile birlikte sahile giderek, o çaycının yanına uğradık. Çaycı beni görünce, "Ooo hoş geldin abi, buyur, emrin nedir?" diye sordu. Ben de, "Maksat muhabbet olsun! Dünkü Salep hikayesini arkadaşa anlattım, ama devamını bilmediğim için, orospuya da soramadım ve sana geldim! Nasıl, zilliye Salep içirdin mi?" dedim. Çaycı gülerek, "Abi onu burada çay tezgahının arkasına almışım, hazır sota yer, hiç onu sadece Saleple bırakırmıyım?" dedi. Ben de, "Ooo helal olsun koçuma bee! Başka neler yaptınız peki?" dedim. Çaycı da şöyle bir gururla kasılarak, "Abi, orospunun zaten mantosunun içinde hiçbir şey yoktu, mantoyu arkadan yukarı kaldırdım, ellerini tezgaha dayandırıp, köpek duruşuna getirip, arkadan dibine kadar geçirdim. O arada bizim ocakçı geldi, o da nasibini aldı!" dedi. "Nasıl nasibini aldı?" dedim. "O da hazır domalmış ve Salep bekleyen bir karıyı görür de hiç sikmeden bırakır mı? Ben siktikten sonra o da kaydı karıya!" dedi.
"Wouww, desene şanslıymışsınız, bir karıyı iki kişi halletmişsiniz!" dedim. Çaycı, "Hee ya! Abi o orospuyu yine getirecen mi bee?" diye yalvaran gözlerle sordu. "Ne o hoşuna gitti galiba, ille de getireyim mi yani?" dedim. "Getir abi, getir! Burada hem biz işimizi görürüz, hem extradan iş de çıkar ona!" dedi. Ben şaşırarak, "Nasıl yani extra iş?" dedim. Çaycı da anlattı, "Abi öyle güzel bir orospu, hem de nasılsa çok az kullanılmış bir kadın, iyi para eder! Millet o orospuyu parayla sikmek için sıraya girer valla!" dedi. Ben de, "Ozaman senle şöyle bir anlaşma yapalım, burada akşamları onu sana vereyim, kazandığı parayı üçe bölelim, sen ben ve o paylaşırız!" dedim. Çaycı hemen, "Olur tabi! Bu akşam getir orospuyu abi!" dedi. Ordan ayrılınca, İbo da bana, "Yaa Ahmet, çaycının anlattığı kadar güzel orospuyu nerden düşürdün?" dedi. Ben de, "Kısmet oğlum! Eee nede olsa yakışıklıyız, orospu düşürdük mü affetmeyiz!" dedim. İbo da, "Ulan akşama ben de gelecem o orospuyu sikmeye!" dedi. "Geeell!" dedim...
Şimdi akşama şenlik var. Bakalım bu şenlikten kim karlı çıkacak:
1 - Çaycı mı?
Çaycı hem bedavaya am sikecek (yani karımı sikecek), hem para kazanacak.
2 – Ben mi?
Ben de, hem yeni fantazilerimde karımı orospu olarak göreceğim, hem para kazanacağım.
3 - Karım Asiye mi?
Karım Asiye de, hem bol bol yarrak yiyecek, hem kocasını (yani beni) boynuzlayacak, hem zevk yapacak, hem de para kazanacak.
4 – Karım Asiyeyi sikenler mi?
Karım Asiyeyi sikenler de, hem taze hem az kullanılmış bir am sikmiş olacaklar, zevk yapacaklar.
5 – Sitenin Editörü mü?
Sitenin Editörüne de, Edit'lik iş çıkmış olacak. (Bu arada Edit yaparken kolay gelsin Editör arkadaş!)
6 – Sitenin Webmasteri mi?
Sitenin Webmasteri de, yeni bir hikaye yayınlandığı için, sitenin ziyaretçi sayısını artıracak.
7 – Yoksa siz sayın okuyucular mı?
Siz sayın okuyucular da, yeni bir Seks Hikayesi okumuş olacaksınız. Siz bu hikayeyi okurken belki zevklenecek, belki de 31 çekeceksiniz. Kime 31 çekeceksiniz? Benim güzel, türbanlı ve orospu karıma. Karımın o muhteşem kaymak gibi amına tabi! Yoksa karımın götüne mi 31 çekmek isterdiniz? Kim bilir, belki o çaycının oraya takılıp karımı sikeceklerden biri siz olacaksınız. Eğer öyleyse, o zaman karımı siktiğinizi kimbilir ne biçim anlatacaksınız, değil mi?
Herneyse, ben zevkime bakarım, karım zevkine bakar, siz de bakın!
Saygılarımla!
[Ahmet]
Türbanlı karım Asiye ile yeni bir zevk keşfetmiştik. Sahile akşam karanlığında arabayla gidiyor ve arabayı denize dikine park edilen yerde park ederek manzarayı seyrediyorduk. Ve duvar dibindeki çaycı da bize çay getiriyordu. Orada herkes kendi âlemindeydi. Arabalarda resmen sevişiyorlardı. Karım Asiye ise başörtülü ve mantoluydu.
Asiyeye, "Kız görüyorsun, millet kimseye aldırmadan sikişiyor, biz uslu uslu manzara seyrediyoruz!" deyince, karım da, "İstiyorsan biz de sevişelim canım!" dedi. Ben de, "Yok biz farklı olmalıyız!" dedim. "Nasıl?" dedi. "Sen de mantonun içinde dekolte ol bakalım, çaycı fark edecek mi?" dedim. "Nasıl yaa?" dedi. "Nasılı var mı? Çaycıyı sevindir, garibim akşam karanlığında deli oluyordur, ondan birşeyler saklama!" dedim. O da, "Tamam, birdahaki gelişe ona göre giyineceğim! Ama şimdilik bir avans verebilirim!" dedi. "Nasıl?" dedim. "Sen dışarı çık, sonra çaycı buradayken gel!" dedi. Arabadan çıktım, tuvalete gittim. 5 dakika sonra geldim. Geldiğimde çaycı karımın oturduğu koltuğun camından içeri bakıp karımla konuşuyordu.
Ben şoför kapısını açıp içeri giriyordum ki, çaycı gitmek istedi. Karım çaycıya, "Dur bir dakika, bana bir şeker daha getir, birde kağıt mendil getir!" dedi. O arada ben karımın mantosunun önünün tamamen açık olduğunu ve gömleğinin üst düğmelerinin açık olduğundan iri memelerinin üst kısımlarının meydanda olduğunu gördüm. Bayıldım zevkten. Karım eteğini de beline sıyırmış, nefis bembeyaz bacakları sonuna kadar açıktaydı, nerdeyse külotu gözükecekti. Çaycı gidince, karım bana, "Nasıl başlangıç?" dedi. "Harikasın karıcığım!" dedim. "Daha açayım mı?" dedi. "Sonuna kadar hem de!" dedim. Memesinin birini çıkardı, bana, "Em şunu!" dedi. Ben emerken çaycı geliyordu. Karım, "Aldırma, devam et!" dedi. Çaycı yanımıza geldi, ben istifimi bozmadan karımın memesini emmeye devam ettim. Karım çaycıya sexy bir şekilde, "Teşekkürler canıımmm!" dedi. Çaycı vereceğini verip gitti, ama gözü arkadaydı.
Ertesi günü arabayı aynı yere park ettiğimizde karım daha bir rahattı. Beni yine bir ara dışarı gönderdi. Tekrar geldiğimde yine çaycı karımın başucundaydı. Karımın mantosu açıktı ve içinde bir şey yoktu, çırılçıplaktı. Ben arabaya binerken önünü bile kapatmadı. Çaycı resmen karımın amını görüyordu. Çaycı çay boşunu alırken, karım örtünmedi bile, memeleri açıkta, amı açıktaydı, sadece mantosu kenarlarını kapatıyordu. Çaycının siki pantolonunda dimdik olmuştu. Karım çaycıya, "Hayatım taze Salep var mı?" dedi. O da yutkunarak, "Hayır efendim, yok." dedi. Karım da, "Canım taze salep istedi, ne olur bul!" dedi. Çaycı, "Nerden bulayım abla?" derken, ben arabadan dışarı çıktım, elim arabanın tavanında, çaycıya, 'Geçir geçir!' işareti yaptım. Çaycı kafayı yiyecekti. Ben denize doğru giderken, çaycı koşa koşa yanıma geldi, "Abi yenge ille de Salep bul diyor, nerden bulayım?" dedi. Ben de, "Ne yengesi oğlum yaa, o karı bir orospu! Kaşınıyor işte, anlasana! O başka Salep istiyor, sen anlamadın meseleyi!" dedim. "Yok yaa! Abi müsade var mı?" dedi. "Tabii oğlum, veren amı sikerler daima!" dedim. Çaycı, "Sağol abi!" dedi.
Çaycıyla birlikte arabaya geri döndüğümüzde, çaycı karıma, "Abla, istediğin Salep çay tezgahının arkasında var, dışarıya vermiyoruz, gelirsen içiririm!" dedi. Karım da gülerek, "Taze mi?" dedi. Çaycı, "Evet, taze abla!" dedi. Karım da, "Peki ya şoförümle ne konuştunuz?" dedi. Çaycı da, "Hele bir gel anlarsın!" dedi. Karım önünü düğmelemeden mantosunu kapatarak ve belinden eliyle tutarak, çaycının dediği yere gitti. Ben 15-20 dakika denize seyrettim, gazete okudum. Karım geri geldiğinde gayet mutluydu, arbaya bindi ve "Hadi gidelim!" dedi. Ben heyecanla, "Ne oldu aşkım? Anlat!" dedim. "Yoo anlatmam! Yarın da getirirsen, ancak dönüşte anlatırım!" dedi. "İyi, peki!" dedim, arabayı çalıştırdım, eve gittik. Eve girince heyecanla karıma saldırdım, baktım memeleri morarmıştı, "İyi morartmış çaycı!" dedim. "Evet, iyi morarttılar canım!" dedi. "Anlamadım, çaycıdan başkası da mı vardı?" dedim. "Evet, ocakcı da geldi!" dedi. Ben daha da heycanlanmış ve zevke gelmiştim. Karımın amını öpmeye başladım, "İyi bari amcığın morarmamış!" dedim. "Amımı morartmaya fırsat bulamadılar ki, çok çabuk hallettiler!" dedi. Karımı zevkle ve heyecanla bir güzel siktim, sonra uyuduk.
Ertesi gün evden çıktım, İbo diye bir arkadaşım vardı, İbo ile birlikte sahile giderek, o çaycının yanına uğradık. Çaycı beni görünce, "Ooo hoş geldin abi, buyur, emrin nedir?" diye sordu. Ben de, "Maksat muhabbet olsun! Dünkü Salep hikayesini arkadaşa anlattım, ama devamını bilmediğim için, orospuya da soramadım ve sana geldim! Nasıl, zilliye Salep içirdin mi?" dedim. Çaycı gülerek, "Abi onu burada çay tezgahının arkasına almışım, hazır sota yer, hiç onu sadece Saleple bırakırmıyım?" dedi. Ben de, "Ooo helal olsun koçuma bee! Başka neler yaptınız peki?" dedim. Çaycı da şöyle bir gururla kasılarak, "Abi, orospunun zaten mantosunun içinde hiçbir şey yoktu, mantoyu arkadan yukarı kaldırdım, ellerini tezgaha dayandırıp, köpek duruşuna getirip, arkadan dibine kadar geçirdim. O arada bizim ocakçı geldi, o da nasibini aldı!" dedi. "Nasıl nasibini aldı?" dedim. "O da hazır domalmış ve Salep bekleyen bir karıyı görür de hiç sikmeden bırakır mı? Ben siktikten sonra o da kaydı karıya!" dedi.
"Wouww, desene şanslıymışsınız, bir karıyı iki kişi halletmişsiniz!" dedim. Çaycı, "Hee ya! Abi o orospuyu yine getirecen mi bee?" diye yalvaran gözlerle sordu. "Ne o hoşuna gitti galiba, ille de getireyim mi yani?" dedim. "Getir abi, getir! Burada hem biz işimizi görürüz, hem extradan iş de çıkar ona!" dedi. Ben şaşırarak, "Nasıl yani extra iş?" dedim. Çaycı da anlattı, "Abi öyle güzel bir orospu, hem de nasılsa çok az kullanılmış bir kadın, iyi para eder! Millet o orospuyu parayla sikmek için sıraya girer valla!" dedi. Ben de, "Ozaman senle şöyle bir anlaşma yapalım, burada akşamları onu sana vereyim, kazandığı parayı üçe bölelim, sen ben ve o paylaşırız!" dedim. Çaycı hemen, "Olur tabi! Bu akşam getir orospuyu abi!" dedi. Ordan ayrılınca, İbo da bana, "Yaa Ahmet, çaycının anlattığı kadar güzel orospuyu nerden düşürdün?" dedi. Ben de, "Kısmet oğlum! Eee nede olsa yakışıklıyız, orospu düşürdük mü affetmeyiz!" dedim. İbo da, "Ulan akşama ben de gelecem o orospuyu sikmeye!" dedi. "Geeell!" dedim...
Şimdi akşama şenlik var. Bakalım bu şenlikten kim karlı çıkacak:
1 - Çaycı mı?
Çaycı hem bedavaya am sikecek (yani karımı sikecek), hem para kazanacak.
2 – Ben mi?
Ben de, hem yeni fantazilerimde karımı orospu olarak göreceğim, hem para kazanacağım.
3 - Karım Asiye mi?
Karım Asiye de, hem bol bol yarrak yiyecek, hem kocasını (yani beni) boynuzlayacak, hem zevk yapacak, hem de para kazanacak.
4 – Karım Asiyeyi sikenler mi?
Karım Asiyeyi sikenler de, hem taze hem az kullanılmış bir am sikmiş olacaklar, zevk yapacaklar.
5 – Sitenin Editörü mü?
Sitenin Editörüne de, Edit'lik iş çıkmış olacak. (Bu arada Edit yaparken kolay gelsin Editör arkadaş!)
6 – Sitenin Webmasteri mi?
Sitenin Webmasteri de, yeni bir hikaye yayınlandığı için, sitenin ziyaretçi sayısını artıracak.
7 – Yoksa siz sayın okuyucular mı?
Siz sayın okuyucular da, yeni bir Seks Hikayesi okumuş olacaksınız. Siz bu hikayeyi okurken belki zevklenecek, belki de 31 çekeceksiniz. Kime 31 çekeceksiniz? Benim güzel, türbanlı ve orospu karıma. Karımın o muhteşem kaymak gibi amına tabi! Yoksa karımın götüne mi 31 çekmek isterdiniz? Kim bilir, belki o çaycının oraya takılıp karımı sikeceklerden biri siz olacaksınız. Eğer öyleyse, o zaman karımı siktiğinizi kimbilir ne biçim anlatacaksınız, değil mi?
Herneyse, ben zevkime bakarım, karım zevkine bakar, siz de bakın!
Saygılarımla!
[Ahmet]
Yengem Yaraksızlıktan Çıldırmıştı Sanki!
Yengem Yaraksızlıktan Çıldırmıştı Sanki! (Hüseyin 45 Y., Isparta / Türkiye)
Amcam Antalyalı bir kızla evlenmiş, Antalyaya yerleşmişti. Yengem 1.70 falan boylarında, sarışın, her şeyiyle çok güzel bir kadındı. Antalya o yıllarda çok bakir, bahçe içinde gecekondularla dolu bir şehirdi. Ev 2 odalı, Briketten örülmüş, tek katlı, bahçesinde mevsim sebzeleri ekilmiş, şirin bir gecekonduydu. Ben çok severdim yaz mevsimlerinde orada olmayı çocukluğumdan bu yana, akşamları gecekondunun önünde kilim üstünde sohbetler edilir, çaylar içilir, sonra uyku. Bazen o kilim üstünde, tentenin altında uyurdum, gökyüzünü seyrederek. Ve sabah güneşinin kavurucu sıcağıyla uyanırdım.
80'li yıllarda Amcam Arabistana çalışmaya gitti. Yengem 26 yaşındaydı, 1 yıldır çocuğuyla o gece konduda yalnızdı, ama Ailesi ve Ağabeyi de aynı mahallede oturduğundan, Amcam rahat bırakıp gitmişti onları. Yaz geldi ben 16 yaşıma gelmiştim. Lise 2 ye geçmiştim. Antalyaya gideyim dedim babamlara. Onlar, "Yalnız gitme, denize gidersin tek başına falan, biz korkarız!" dediler se de, onları ikna ettim ve Antalyaya Yengemin evine vardım. Yengeme, "1 Haftalığına kaçtım!" dedim. Yengem çok sevindi geldiğime. Akşam oldu, yemek yedik ve çayımızı içerek biraz sohbet ettik ve yattık. Ertesi gün kalktım kahvaltı ettik, Konyaaltı plajına ineceğimi söyledim. Yengem, "Biz de gelelim senle, yalnız denize gitmiyorum!" dedi. Olur dedim ve dolmuşa binerek Konyaaltı plajına geldik. Birkaç saat güneşlendik yüzdük falan. Denizde 4 yaşında olan yeğenimle oynadım. Yeğen kıyıda denizin köpükleriyle oynarken, yengemle yüzdüm. Yengem, "İlk gün çok yanma, uyuyamazsın!" dedi.
Eve döndük, ben yemek yedim ve yürüyerek yat limanına falan gittim ve eve döndüm. Akşam olmuştu. Yengem bahçeden topladığı patlıcanlarla güzel bir yemek yaptı. Yemeğimizi yedik, çay demledi, içerken sohbet etmeye başladık. Yengem nedense konuyu yalnızlığa ve cinselliğe getirdi, Aşktan falan bahsettik. Lisede sevdiğim kıza açılamamam falan konuşuldu. Yengem arada yan taraftaki gecekonduda kiracı olarak kalan 2 Üniversite öğrencisinden birinin kendine asıldığından sözetti. Yalnızlığın zor olduğunu, ama yüz vermediğini falan söyledi. Benim aklımdan (acaba gerçekten öyle mi davrandı) diye geçmeye başladı. Ama bir şey diyemedim. Neyse yengem çocuğu ile yatak odası olarak kullandıkları odaya, bana da salon ve oturma odası olarak kullandıkları diğer odaya yere yatak sererek uykuya çekildik...
Yer yatağında üstüm çıplak, altımda sadece bir şortla uykuya daldım. Sıcak dolayısıyla üstüme sadece bir çarşaf almıştım, onu da örtmedim. Gece tatlı bir hisle uykum bölündü, yengem gelmiş şortumdan çıkardığı sikimi yalıyordu. Sikim kazık gibi olmuştu. Hasretle somuruyor, dil darbeleri atarak, tadını çıkarıyor, ara sıra yüzüme bakıyordu. Bense gözlerimi açmaya cesaret edemiyor, hiç bitmesin istiyordum. Yengem sikimi somururken, aynı zamanda amını parmaklıyordu. Aslında uyanık olabileceğimi biliyor gibiydi, ama gözlerimi açmamam onu daha çok cesaretlendirdi herhalde ki, külotunu çıkardı ve sikimin üstüne oturdu, sürtünerek inip kalkmaya başladı. Çok geçmeden ben patladım ve amını döllerimle doldurdum. Bu yengemi daha çok şehvete getirdi ve daha hızlı oturup kalkarak, şiddetli bir orgazm yaşadı. Biraz üzerimde öylece kaldı, dudağıma bir öpücük kondurdu ve kalktı. Külotu ile benim sikimi ve kendi amını sildi, şortumu giydirdi, kalktı banyoya gitti, duş aldı ve yattı.
Sabah 10 gibi uyandım. Yengem, "Kalk tembel, gören de gece çalıştın sanacak!" dedi. "Yorulmuşum yenge dün yaa!" dedim, kalktım. Yengem, "Duş al istersen, kendine gelirsin!" dedi. Banyoya girdim, soğuk su dökünerek güzelce temizlendim ve yeni şortumla çıktım. Diğer şortu da yıkayarak astım. Sikimi sevdim biraz, dün gece aklımdan çıkmıyordu. Banyodan çıktım. Yengem de ise en ufak bir belirti kalmamıştı geceye ilişkin, sanki yaşanmamış gibi davranıyordu. Kahvaltı ettik, biraz oturduk, öğleden sonra tekrar denize gittim, biraz yüzdüm ve yaya eve döndüm. Attığım her adımda aklımda gece vardı, yaşanıp bitti mi, yoksa yengem bu gece de bana ilk kez tattığım o muhteşemliği yaşatacak mıydı. Eve geldim, yine rutin yemek ve çay faslından sonra çocuk uyudu ve yengemle baş başa kaldık. Ancak ne ben, nede yengem yakınlaşmaya cesaret edemedik. Yengem, "Uykun geldi ise uyu!" dedi. "Olur!" dedim, tekrar gelir umuduyla yine şortumla ve çıplak olarak yattım yer yatağına, gözlerimi kapadım, ay ışığının şavkında beklemeye başladım.
Yarım saat sonra falan, yengem sütyen ve külotu ile geldi bu kez. Yine yavaşça indirdi şortumu, demir gibi olmuş hazır bekleyen sikim şorttan kurtulup göbeğime vurdu ve kalktı. Yengem usulca sikime dokunarak ağzına aldı yeniden ve külotunun arasından amı ile oynamaya başladı. Bir anda usulca yengemin memelerini tutarak okşamaya başladım. Yengem kafasını kaldırdı ve yüzüme baktı, göz göze geldik. Yengemi koltuk altlarından tutarak yavaşça yukarıya çektim ve dudaklarımız birleşti. Çok deneyimsizdim, bütün kontrol yengemdeydi. Yavaşça altıma doğru yattı öpüşürken, kafamı iterek memelerine getirdi. Yengemin sütyenini çıkarttım yavaşça ve memesini ağzıma aldım, memelere dil darbeleri atmaya başladım. Ordan göbeğine indim. Yengemin itmeleriyle ve kalçasını kaldırarak biraz indirdiği külotunu ayaklarından kurtarmak bana düştü...
Kafamı tutarak başımı amına gömdü. Yalamaya başladım. Biraz kalkarak döndü, ama kafamı amından çekmiyordum, yalamaya bayılmıştım. Yengem de benimkini aldı ağzına ve 69 olduk, artık o da benimkini hararetle yalıyordu. Dayanamadım, "Patlıyorum yenge!" dedim, daha çok somurmaya başladı ve ne varsa ağzına akıttım. Ama hepsini yuttu ve somurmaya devam etti. En ufak bir yumuşama belirtisi yoktu sikimde. Yengem yavaşça üstüne çekti beni ve sikim amına kaydı, girdi. Ben ileri geri pompalamaya başladım yengemin amını. Yengem altımda inliyordu. 30 dakikalık bir pompalama sonunda Orgazm oldu, kafasını çılgın gibi sallayarak ve inleyerek. İyi ki ev bahçe içindeydi, yoksa inlemelerini herkes duyacaktı...
Bana, "Banyoya gir ve bekle, geliyorum!" dedi. Devamı vardı anlaşılan. O sırada çocuk ağlamaya başladı. Yengem kalktı çocuğunu çiş yaptırdı, o halde bile çıplaktı, ay ışığında Afrodit gibiydi. Tekrar uyuttu çocuğu ve yanıma geldi, birlikte banyoya girdik, soğuk bir duş aldık beraber. Havlu ile kurulandık ve yatağa döndük yeniden. Tekrar birleşti dudaklarımız, 69 olduk yeniden ve yengem beni sırt üstü yatırarak, sikimin üstüne oturdu, yarış atındaki Jokey gibiydi. Zıplayarak çılgınca Orgazm oldu yine. Ama benim de boşalmam gerekiyordu, üstümden alktı ve 4 ayak üstüne geldi. Yengem Kısrak gibiydi, Jokeylik sırası bendeydi artık. Ve arkadan amına girdim, kalçalarına vura vura, pompaladım yengemin amına ve tüm gücümle patladım içine. Yan yana uzandık çırıl çıplak, birbirimizi koklayarak. Yengem, "Biraz daha kal!" dedi. "Olur... Ama hamile kalırsan?" dedim. "Yok, adetim yeni bitti, kalmam! Yarın çaresine bakacağım!" dedi. Sarılarak uyuduk, çırıl çıplak...
Sabah kapı çalmasıyla uyandık. Saat 9 gibi ben hemen şortumu alarak banyoya koştum. Yengem de üstüne bir gecelik geçirerek kapıyı açtı, gelen annesiydi. "Saat kaç kız?" diyerek içeri girdi. Yer yatağını gördü, yengeme, "Kim var?" dedi. Yengem de, dün benim geldiğimi, 2-3 hafta kalacağımı söyledi. "Yenge bana bir tişört verir misin?" dedim, yengem de verdi, şort ve tişörtle salona girdim. "Günaydın!" dedim. Yengem yatağı kaldırdı, kahvaltı ettik. Annesi gitti sonra. Yengem kahvaltıdan sonra duşa girdi, "İstersen gel bir daha yıkan!" dedi. Yengem doymuyordu. "Olur!" dedim ve kapıyı sürgüleyip banyoya daldım. Banyoda ayakta bir posta daha vuruştuk ve birbirimizi yıkayıp çıktık...
Yengem, "Ben doğum kontrol hapı almaya gidecem!" dedi, beraberce çıktık. Eczaneden hapı yengem aldı. Beraber biraz dolaştık eve geldik. Yattım uyudum biraz, nede olsa akşam mesaileri vardı. Akşam annesi ve abisigiller geldiler, çay içtik, gecekondunun önünde sohbet ettik. Ama yengemin ve benim aklımda (Gitseler!) vardı sadece. Onlar gider gitmez soluğu yatakta aldık...
O yaz yengem beni seks ustası etti. Seyrettiğim, Arzu Okay ve Zerrin Egeliler filmlerini yengemde uygulama olanağı buldum. Daha sonraki 15 tatilde de 3-4 gün kaçtım Antalyaya, yengemin doyurulması gerekiyordu çünkü. Ve Amcamın Arabistanda kaldığı 4 yıl boyunca, o boşluğu hep ben doldurdum. Amcam döndükten sonra birkaç kere daha birlikte olduk yengemle, sonra yaşananların üstüne bir set çektik. Sanki hiç yaşanmamış gibi. Şimdilerde ise yengemle, 2 dost gibi birbirimizi halen severiz. Ama yaşadığımız Anılar Anı olarak kaldı. Ben evliyim, karım ve çocuklarımla onlara gideriz bazen. Yengem ise artık torun sahibi. Ama halen çok güzel bir kadın yengem!
[Hüseyin]
Amcam Antalyalı bir kızla evlenmiş, Antalyaya yerleşmişti. Yengem 1.70 falan boylarında, sarışın, her şeyiyle çok güzel bir kadındı. Antalya o yıllarda çok bakir, bahçe içinde gecekondularla dolu bir şehirdi. Ev 2 odalı, Briketten örülmüş, tek katlı, bahçesinde mevsim sebzeleri ekilmiş, şirin bir gecekonduydu. Ben çok severdim yaz mevsimlerinde orada olmayı çocukluğumdan bu yana, akşamları gecekondunun önünde kilim üstünde sohbetler edilir, çaylar içilir, sonra uyku. Bazen o kilim üstünde, tentenin altında uyurdum, gökyüzünü seyrederek. Ve sabah güneşinin kavurucu sıcağıyla uyanırdım.
80'li yıllarda Amcam Arabistana çalışmaya gitti. Yengem 26 yaşındaydı, 1 yıldır çocuğuyla o gece konduda yalnızdı, ama Ailesi ve Ağabeyi de aynı mahallede oturduğundan, Amcam rahat bırakıp gitmişti onları. Yaz geldi ben 16 yaşıma gelmiştim. Lise 2 ye geçmiştim. Antalyaya gideyim dedim babamlara. Onlar, "Yalnız gitme, denize gidersin tek başına falan, biz korkarız!" dediler se de, onları ikna ettim ve Antalyaya Yengemin evine vardım. Yengeme, "1 Haftalığına kaçtım!" dedim. Yengem çok sevindi geldiğime. Akşam oldu, yemek yedik ve çayımızı içerek biraz sohbet ettik ve yattık. Ertesi gün kalktım kahvaltı ettik, Konyaaltı plajına ineceğimi söyledim. Yengem, "Biz de gelelim senle, yalnız denize gitmiyorum!" dedi. Olur dedim ve dolmuşa binerek Konyaaltı plajına geldik. Birkaç saat güneşlendik yüzdük falan. Denizde 4 yaşında olan yeğenimle oynadım. Yeğen kıyıda denizin köpükleriyle oynarken, yengemle yüzdüm. Yengem, "İlk gün çok yanma, uyuyamazsın!" dedi.
Eve döndük, ben yemek yedim ve yürüyerek yat limanına falan gittim ve eve döndüm. Akşam olmuştu. Yengem bahçeden topladığı patlıcanlarla güzel bir yemek yaptı. Yemeğimizi yedik, çay demledi, içerken sohbet etmeye başladık. Yengem nedense konuyu yalnızlığa ve cinselliğe getirdi, Aşktan falan bahsettik. Lisede sevdiğim kıza açılamamam falan konuşuldu. Yengem arada yan taraftaki gecekonduda kiracı olarak kalan 2 Üniversite öğrencisinden birinin kendine asıldığından sözetti. Yalnızlığın zor olduğunu, ama yüz vermediğini falan söyledi. Benim aklımdan (acaba gerçekten öyle mi davrandı) diye geçmeye başladı. Ama bir şey diyemedim. Neyse yengem çocuğu ile yatak odası olarak kullandıkları odaya, bana da salon ve oturma odası olarak kullandıkları diğer odaya yere yatak sererek uykuya çekildik...
Yer yatağında üstüm çıplak, altımda sadece bir şortla uykuya daldım. Sıcak dolayısıyla üstüme sadece bir çarşaf almıştım, onu da örtmedim. Gece tatlı bir hisle uykum bölündü, yengem gelmiş şortumdan çıkardığı sikimi yalıyordu. Sikim kazık gibi olmuştu. Hasretle somuruyor, dil darbeleri atarak, tadını çıkarıyor, ara sıra yüzüme bakıyordu. Bense gözlerimi açmaya cesaret edemiyor, hiç bitmesin istiyordum. Yengem sikimi somururken, aynı zamanda amını parmaklıyordu. Aslında uyanık olabileceğimi biliyor gibiydi, ama gözlerimi açmamam onu daha çok cesaretlendirdi herhalde ki, külotunu çıkardı ve sikimin üstüne oturdu, sürtünerek inip kalkmaya başladı. Çok geçmeden ben patladım ve amını döllerimle doldurdum. Bu yengemi daha çok şehvete getirdi ve daha hızlı oturup kalkarak, şiddetli bir orgazm yaşadı. Biraz üzerimde öylece kaldı, dudağıma bir öpücük kondurdu ve kalktı. Külotu ile benim sikimi ve kendi amını sildi, şortumu giydirdi, kalktı banyoya gitti, duş aldı ve yattı.
Sabah 10 gibi uyandım. Yengem, "Kalk tembel, gören de gece çalıştın sanacak!" dedi. "Yorulmuşum yenge dün yaa!" dedim, kalktım. Yengem, "Duş al istersen, kendine gelirsin!" dedi. Banyoya girdim, soğuk su dökünerek güzelce temizlendim ve yeni şortumla çıktım. Diğer şortu da yıkayarak astım. Sikimi sevdim biraz, dün gece aklımdan çıkmıyordu. Banyodan çıktım. Yengem de ise en ufak bir belirti kalmamıştı geceye ilişkin, sanki yaşanmamış gibi davranıyordu. Kahvaltı ettik, biraz oturduk, öğleden sonra tekrar denize gittim, biraz yüzdüm ve yaya eve döndüm. Attığım her adımda aklımda gece vardı, yaşanıp bitti mi, yoksa yengem bu gece de bana ilk kez tattığım o muhteşemliği yaşatacak mıydı. Eve geldim, yine rutin yemek ve çay faslından sonra çocuk uyudu ve yengemle baş başa kaldık. Ancak ne ben, nede yengem yakınlaşmaya cesaret edemedik. Yengem, "Uykun geldi ise uyu!" dedi. "Olur!" dedim, tekrar gelir umuduyla yine şortumla ve çıplak olarak yattım yer yatağına, gözlerimi kapadım, ay ışığının şavkında beklemeye başladım.
Yarım saat sonra falan, yengem sütyen ve külotu ile geldi bu kez. Yine yavaşça indirdi şortumu, demir gibi olmuş hazır bekleyen sikim şorttan kurtulup göbeğime vurdu ve kalktı. Yengem usulca sikime dokunarak ağzına aldı yeniden ve külotunun arasından amı ile oynamaya başladı. Bir anda usulca yengemin memelerini tutarak okşamaya başladım. Yengem kafasını kaldırdı ve yüzüme baktı, göz göze geldik. Yengemi koltuk altlarından tutarak yavaşça yukarıya çektim ve dudaklarımız birleşti. Çok deneyimsizdim, bütün kontrol yengemdeydi. Yavaşça altıma doğru yattı öpüşürken, kafamı iterek memelerine getirdi. Yengemin sütyenini çıkarttım yavaşça ve memesini ağzıma aldım, memelere dil darbeleri atmaya başladım. Ordan göbeğine indim. Yengemin itmeleriyle ve kalçasını kaldırarak biraz indirdiği külotunu ayaklarından kurtarmak bana düştü...
Kafamı tutarak başımı amına gömdü. Yalamaya başladım. Biraz kalkarak döndü, ama kafamı amından çekmiyordum, yalamaya bayılmıştım. Yengem de benimkini aldı ağzına ve 69 olduk, artık o da benimkini hararetle yalıyordu. Dayanamadım, "Patlıyorum yenge!" dedim, daha çok somurmaya başladı ve ne varsa ağzına akıttım. Ama hepsini yuttu ve somurmaya devam etti. En ufak bir yumuşama belirtisi yoktu sikimde. Yengem yavaşça üstüne çekti beni ve sikim amına kaydı, girdi. Ben ileri geri pompalamaya başladım yengemin amını. Yengem altımda inliyordu. 30 dakikalık bir pompalama sonunda Orgazm oldu, kafasını çılgın gibi sallayarak ve inleyerek. İyi ki ev bahçe içindeydi, yoksa inlemelerini herkes duyacaktı...
Bana, "Banyoya gir ve bekle, geliyorum!" dedi. Devamı vardı anlaşılan. O sırada çocuk ağlamaya başladı. Yengem kalktı çocuğunu çiş yaptırdı, o halde bile çıplaktı, ay ışığında Afrodit gibiydi. Tekrar uyuttu çocuğu ve yanıma geldi, birlikte banyoya girdik, soğuk bir duş aldık beraber. Havlu ile kurulandık ve yatağa döndük yeniden. Tekrar birleşti dudaklarımız, 69 olduk yeniden ve yengem beni sırt üstü yatırarak, sikimin üstüne oturdu, yarış atındaki Jokey gibiydi. Zıplayarak çılgınca Orgazm oldu yine. Ama benim de boşalmam gerekiyordu, üstümden alktı ve 4 ayak üstüne geldi. Yengem Kısrak gibiydi, Jokeylik sırası bendeydi artık. Ve arkadan amına girdim, kalçalarına vura vura, pompaladım yengemin amına ve tüm gücümle patladım içine. Yan yana uzandık çırıl çıplak, birbirimizi koklayarak. Yengem, "Biraz daha kal!" dedi. "Olur... Ama hamile kalırsan?" dedim. "Yok, adetim yeni bitti, kalmam! Yarın çaresine bakacağım!" dedi. Sarılarak uyuduk, çırıl çıplak...
Sabah kapı çalmasıyla uyandık. Saat 9 gibi ben hemen şortumu alarak banyoya koştum. Yengem de üstüne bir gecelik geçirerek kapıyı açtı, gelen annesiydi. "Saat kaç kız?" diyerek içeri girdi. Yer yatağını gördü, yengeme, "Kim var?" dedi. Yengem de, dün benim geldiğimi, 2-3 hafta kalacağımı söyledi. "Yenge bana bir tişört verir misin?" dedim, yengem de verdi, şort ve tişörtle salona girdim. "Günaydın!" dedim. Yengem yatağı kaldırdı, kahvaltı ettik. Annesi gitti sonra. Yengem kahvaltıdan sonra duşa girdi, "İstersen gel bir daha yıkan!" dedi. Yengem doymuyordu. "Olur!" dedim ve kapıyı sürgüleyip banyoya daldım. Banyoda ayakta bir posta daha vuruştuk ve birbirimizi yıkayıp çıktık...
Yengem, "Ben doğum kontrol hapı almaya gidecem!" dedi, beraberce çıktık. Eczaneden hapı yengem aldı. Beraber biraz dolaştık eve geldik. Yattım uyudum biraz, nede olsa akşam mesaileri vardı. Akşam annesi ve abisigiller geldiler, çay içtik, gecekondunun önünde sohbet ettik. Ama yengemin ve benim aklımda (Gitseler!) vardı sadece. Onlar gider gitmez soluğu yatakta aldık...
O yaz yengem beni seks ustası etti. Seyrettiğim, Arzu Okay ve Zerrin Egeliler filmlerini yengemde uygulama olanağı buldum. Daha sonraki 15 tatilde de 3-4 gün kaçtım Antalyaya, yengemin doyurulması gerekiyordu çünkü. Ve Amcamın Arabistanda kaldığı 4 yıl boyunca, o boşluğu hep ben doldurdum. Amcam döndükten sonra birkaç kere daha birlikte olduk yengemle, sonra yaşananların üstüne bir set çektik. Sanki hiç yaşanmamış gibi. Şimdilerde ise yengemle, 2 dost gibi birbirimizi halen severiz. Ama yaşadığımız Anılar Anı olarak kaldı. Ben evliyim, karım ve çocuklarımla onlara gideriz bazen. Yengem ise artık torun sahibi. Ama halen çok güzel bir kadın yengem!
[Hüseyin]
Evli Öğrencim Seda İle Fantastik Seksimiz!
Evli Öğrencim Seda İle Fantastik Seksimiz! (Abdullah 26 Y., Denizli / Türkiye)
Herkese merhabalar. Bu müthiş azdırıcı siteyi epeydir takip ediyorum ve birbirinden güzel ve bir o kadar da fantastik hikayeler okuyorum. Bu zengin kaynağa ben de birşeyler katayım ve başımdan geçeni sizlerle paylaşayım istedim. Adım Abdullah, (Öğretmenim), işim gereği Denizli'de yaşıyorum. 26 yaşında, atletik vücutlu (1.74 boy, 72 kilo), bakımlı ve yakışıklı biriyim. Haftasonları Mesleki Açıköğretim Lisesi derslerimiz var. Benim de haftalık 10 saat Cumartesi günleri okulda 11. sınıflara dersim var. Sınıfım pek kalabalık değil. Meslek Lisesi olduğu için sadece bir tane kız öğrencim var, o da evli. Adı Seda, 23 yaşında, 1.60 boyunda ama bakımlı, çok güzel ve aynı zamanda da çok seksi birisi. Onu görebilmek için her haftasonunu iple çekmişimdir.
Seda ile ders dışında pek fazla münasebetimiz olmazdı. Ta ki, birinci dönem yaptığım sınavlarda onu baştan ayağa süzene kadar. O zaman ilk defa fark etmişti onu inceden süzdüğümü. Hem utanmıştı, hem de hoşuna gitmişti. Teneffüs aralarını haftasonları 20'şer dakika verdiğimizden, herkes çıkıp giderdi okul dışına; fakat Seda gitmezdi, otururdu Laboratuvarda. İlk sosyal anlamda konuşmalarımız o zamanlarda başlamıştı. Ona bakınca elim ayağım birbirine dolanıyordu, heyecan yapıyordum. Dersi anlatırken gayet rahatımdır, o da bunun farkına varmış olacak ki, hafif tebessümle artık yüzüme bakıyordu. "Hayrola, neden gülüyorsun?" diye sorduğumda, "Bu halini hiç görmedim, ondan gülüyorum!" dedi. "Aslında yırtık biriyimdir, ama nedense senin tam bir afet olmandan kaynaklı bir durum!" dedim, güldü.
Bendeki de fazla cesaret işte, neyime güvenip öyle bir laf ettiysem. Neyse artık gel zaman git zaman, haftasonları ders aralarında bakışmalarımız, konuşmalarımız daha da artmıştı, daha samimi olmuştuk. Bunu hissedebiliyordum. Hissimin yanlış çıkmamasını, Sedanın beni cebinden bir akşam vakti aradığında anladım. Evde bir yarışma izlediğini, orda sorulan bir sorunun cevabını bilip bilmediğimi sordu, evde tek başına olduğunu ve kocasının kahvede olduğunu söyledi. Sorusunu cevapladım. Evde tek sıkıldığından bahsetti ve beni çaya çağırdı. Teklifini kibar bir dille geri çevirdim. O kadar da cesur biri değilimdir! Haftaiçi Perşembe günü benim öğleden sonra dersim yoktur. O gün öğlen gibi Seda beni aradı. 100 TL borç istedi. Ben de, "Olur." dedim. Çaya çağırdım. Amacım uzun zamandır yapmaya çalıştığım şeyi yapmaktı. Aynı ortamda daha koyu sohbet etmek ona yakın olmaktı.
Saat 13:30'da kapı çaldı, gittim açtım ve karşımda öğrencim değil de sanki bir afet duruyordu. Konu komşu görmesin diye hemen içeri buyur ettim. Girdi ve gayri ihtiyari buna sarıldım, kokladım ve öptüm. "Beni görmeyeli topu topu 5 gün oldu, bu kadar özledin mi?" dedi. Hınzır bir bakışla "Özlemek ne demek canım, gözümde tütüyorsun!" dedim. Teni muhteşem kokuyordu sarıldığımda. Çay, pasta vs. hepsi hazırdı. İkram ettim. Çaylarımızı yudumlarken birbirimize ateşli bakışlarımızı atıyorduk. "Neden ben?" diye, kızların klasik sorusunu sordu. "Nedenini ben de inan bilmiyorum. Ama içimde sana karşı başından beri başa çıkamadığım bir duygu seli var!" dedim. Okuldaki konuşmalarından biliyordum zaten, kocasının A-Sosyal, kendi arkadaşlarının, akrabalarının evlerine misafirliğe dahi gitmek istemeyen, mal gibi birisi olduğunu ve onunla pek ilgilenmediğini. Evleneli 5 yıl olmuştu ve kocası ile artık resmiyet dışında hiçbir duygusal bağının kalmadığını sık sık tekrarlıyordu. Tekrardan açtım o konuyu ve herzamanki gibi dertliydi.
Konuyu pek de uzatmaya niyetim yoktu ve, "Herzamanki gibi güzelsin, fakat bugün bir başka güzelsin. Bir içim su olmuşsun canım!" dedim. Çok hoşuna gittiği mimiklerinden belli oluyordu. Bu bana daha da cesaret veriyordu ve iyice yanına sokuldum. Saçlarıyla oynuyordum, saçlarını topladım. Kafasını kaldırdım ve bana doğru bakmasını söyledim. Göz göze gelmiştik artık. O ateşli dudaklarına yapışıverdim. O denli sıcak dudakları vardı ki, beni somururken dudaklarım adeta alev alev yanıyordu. Kaldırıp benim odaya götürdüm orada yatağıma uzandık ve öpüşmeye orada devam ettik. Yaklaşık 10 dakika öpüştük, elleştik, seviştik. Yalaşırken bir yandan o benim üstümü, ben de onunkini soyuyordum. Bir tek altımda boxerım kalmıştı. Önce benim boxerı, ardından da onun dantelli külodunu çıkardım. Artık ten tene değiyordu. Sikim Şahap füzesi gibi olmuştu adeta!
Dudaklarını somurduktan sonra, boynunu, omzunu ve o hayranlıkla ellediğim, ara sıra da ısırdığım göğüslerini yaladım bitirdim. Göbeğinden, klitorisine, oradan da o güzelim amcığına indim. Zaten ıslanan bal kutusunu, hem içten hem de dıştan, dil darbeleriyle iyice ıslattım. Seda iyice gevşemişti ve artık kıvama gelmişti. Bir ten ancak bu kadar beyaz olabilir. Bir vücut ancak bu kadar bakımlı olabilir. O kadar am siktim, böylesini gerçekten de görmedim. Bacakları sütun gibi, göğüsler beş yıldır evli olan birine göre dip diri diyebilirim. Kalçalarını da söylemeden geçemeyeceğim. Onlar da Latin güzellerin kalçalarını aratmaz. Belli ki, dün tüm vücuduna ağdasını yapmış, sonra da hocasına gelmiş! Ayak bileklerine kadar öptüm, yaladım. Sonra da 69 pozisyonuna geçtik.
Yarrağımı öyle bir yalıyordu ki benim küçük oruspum, bu işin ehli olduğu her halinden belliydi. Tabi o arada ben de boş durmuyordum. Ufak dil darbeleriyle o güzelim kuyudan birkaç kez epeyce su çıkarttım. Teninin her santimetrekaresi muazzam kokuyordu. Bu koku ve ağzında benim yarrağı emişi artık kaçınılmaz sonu getirdi. Öyle şiddetli boşaldım ki ağzına, eminim döllerim bademciğine kadar ulaşmıştır. Daha sonradan onları peçeteye tükürdükten sonra, gidip bir bardak su içip tekrardan geldi yanıma. 5-10 dakika yine seviştik. Eee tabi öyle bir afet varken benim sikim hiç iner mi? Bana, "Sen nasıl bir Playboysun! Ağzımı doldurdun, ama bakıyorum da halen kazık gibi!" dedi. "Ben öyle kolay kolay tükenmem, yanımda sen varken!" dedim. Ben sırtüstü uzanırken gelip benim matkabın üstüne oturdu. Önce yavaştan inip kalktı, sonra da üstüme çektim kendisini. Kalçalarından kavrayıp alttan inip kalktım, amına sert gidiş gelişler yapıyordum. Üstümde inim inim inlemeye başladı adeta. "Aşkım benim, birtanem, sik beni, içime boşal!" diye haykırıyordu.
Ben de daha fazla dayanamayıp içine oluk oluk akıttım menilerimi. Hareketsiz birkaç dakika altlı üstlü kaldık öylece. Sohbet ettik ve seksten ilk defa bu denli tad aldığını söyledi ve bunu her hafta tekrarlamak istediğini kulağıma fısıldadı. Doğal olarak çok hoşuma gitmişti beğenilmek ve bu kadar güzel ve alımlı hem de genç birini sikmek. Banyoya girdik beraber banyo yaptık. Tam çıkmak üzereydik ki, fikrimi değiştirdim ve o iç çamaşırını giymek üzereyken arkadan sarıldım sıkıca. Onu tekrardan yalamaya başladım. Kulaklarını, ensesini, sırtını, aşağılara inip o şahane kalçalarını hepsini yaladım, dilimle ıslattım. Tekrar ayağa kalktım, bir ayağını elimle kaldırıp duvara yasladım. Bir yandan deli gibi öpüşürken bir yandan da benim Süper Mario'yu tekrardan Seda'nın bal kutusuna soktum...
Benim Süper Mario tekrar büyümüştü! Aman Tanrım! Yok böyle bir adrenalin. Ayakta pompaladıkça Sedacığımın gözleri de yavaş yavaş kayıyordu ve zevkten boşaldığı aşikardı. O boşaldıkça amının etrafı ve sikim kayganlaştığı için gitgellerim daha da hızlanıyordu. 3. ve son volkanik patlamamı büyük bir hazla gerçekleştirdim. O an herhalde dünyanın en mutlu ve en rahat erkeği bendim. Kendimi kuş gibi hafif hissediyordum. Yorulmuştum belki ama, tatlı bir yorgunluktu benimkisi.
Seda artık her Perşembe bana geliyor ve her seferinde farklı fantaziler yaşıyoruz. O da ağzının tadını biliyor, ben de. İkimiz de çok memnunuz halimizden. Seda ile ileride deneyeceğimiz farklı fantazilerimizi yine sizinle paylaşmak isterim!
Herkese donsuz geceler!
[Abdullah]
Herkese merhabalar. Bu müthiş azdırıcı siteyi epeydir takip ediyorum ve birbirinden güzel ve bir o kadar da fantastik hikayeler okuyorum. Bu zengin kaynağa ben de birşeyler katayım ve başımdan geçeni sizlerle paylaşayım istedim. Adım Abdullah, (Öğretmenim), işim gereği Denizli'de yaşıyorum. 26 yaşında, atletik vücutlu (1.74 boy, 72 kilo), bakımlı ve yakışıklı biriyim. Haftasonları Mesleki Açıköğretim Lisesi derslerimiz var. Benim de haftalık 10 saat Cumartesi günleri okulda 11. sınıflara dersim var. Sınıfım pek kalabalık değil. Meslek Lisesi olduğu için sadece bir tane kız öğrencim var, o da evli. Adı Seda, 23 yaşında, 1.60 boyunda ama bakımlı, çok güzel ve aynı zamanda da çok seksi birisi. Onu görebilmek için her haftasonunu iple çekmişimdir.
Seda ile ders dışında pek fazla münasebetimiz olmazdı. Ta ki, birinci dönem yaptığım sınavlarda onu baştan ayağa süzene kadar. O zaman ilk defa fark etmişti onu inceden süzdüğümü. Hem utanmıştı, hem de hoşuna gitmişti. Teneffüs aralarını haftasonları 20'şer dakika verdiğimizden, herkes çıkıp giderdi okul dışına; fakat Seda gitmezdi, otururdu Laboratuvarda. İlk sosyal anlamda konuşmalarımız o zamanlarda başlamıştı. Ona bakınca elim ayağım birbirine dolanıyordu, heyecan yapıyordum. Dersi anlatırken gayet rahatımdır, o da bunun farkına varmış olacak ki, hafif tebessümle artık yüzüme bakıyordu. "Hayrola, neden gülüyorsun?" diye sorduğumda, "Bu halini hiç görmedim, ondan gülüyorum!" dedi. "Aslında yırtık biriyimdir, ama nedense senin tam bir afet olmandan kaynaklı bir durum!" dedim, güldü.
Bendeki de fazla cesaret işte, neyime güvenip öyle bir laf ettiysem. Neyse artık gel zaman git zaman, haftasonları ders aralarında bakışmalarımız, konuşmalarımız daha da artmıştı, daha samimi olmuştuk. Bunu hissedebiliyordum. Hissimin yanlış çıkmamasını, Sedanın beni cebinden bir akşam vakti aradığında anladım. Evde bir yarışma izlediğini, orda sorulan bir sorunun cevabını bilip bilmediğimi sordu, evde tek başına olduğunu ve kocasının kahvede olduğunu söyledi. Sorusunu cevapladım. Evde tek sıkıldığından bahsetti ve beni çaya çağırdı. Teklifini kibar bir dille geri çevirdim. O kadar da cesur biri değilimdir! Haftaiçi Perşembe günü benim öğleden sonra dersim yoktur. O gün öğlen gibi Seda beni aradı. 100 TL borç istedi. Ben de, "Olur." dedim. Çaya çağırdım. Amacım uzun zamandır yapmaya çalıştığım şeyi yapmaktı. Aynı ortamda daha koyu sohbet etmek ona yakın olmaktı.
Saat 13:30'da kapı çaldı, gittim açtım ve karşımda öğrencim değil de sanki bir afet duruyordu. Konu komşu görmesin diye hemen içeri buyur ettim. Girdi ve gayri ihtiyari buna sarıldım, kokladım ve öptüm. "Beni görmeyeli topu topu 5 gün oldu, bu kadar özledin mi?" dedi. Hınzır bir bakışla "Özlemek ne demek canım, gözümde tütüyorsun!" dedim. Teni muhteşem kokuyordu sarıldığımda. Çay, pasta vs. hepsi hazırdı. İkram ettim. Çaylarımızı yudumlarken birbirimize ateşli bakışlarımızı atıyorduk. "Neden ben?" diye, kızların klasik sorusunu sordu. "Nedenini ben de inan bilmiyorum. Ama içimde sana karşı başından beri başa çıkamadığım bir duygu seli var!" dedim. Okuldaki konuşmalarından biliyordum zaten, kocasının A-Sosyal, kendi arkadaşlarının, akrabalarının evlerine misafirliğe dahi gitmek istemeyen, mal gibi birisi olduğunu ve onunla pek ilgilenmediğini. Evleneli 5 yıl olmuştu ve kocası ile artık resmiyet dışında hiçbir duygusal bağının kalmadığını sık sık tekrarlıyordu. Tekrardan açtım o konuyu ve herzamanki gibi dertliydi.
Konuyu pek de uzatmaya niyetim yoktu ve, "Herzamanki gibi güzelsin, fakat bugün bir başka güzelsin. Bir içim su olmuşsun canım!" dedim. Çok hoşuna gittiği mimiklerinden belli oluyordu. Bu bana daha da cesaret veriyordu ve iyice yanına sokuldum. Saçlarıyla oynuyordum, saçlarını topladım. Kafasını kaldırdım ve bana doğru bakmasını söyledim. Göz göze gelmiştik artık. O ateşli dudaklarına yapışıverdim. O denli sıcak dudakları vardı ki, beni somururken dudaklarım adeta alev alev yanıyordu. Kaldırıp benim odaya götürdüm orada yatağıma uzandık ve öpüşmeye orada devam ettik. Yaklaşık 10 dakika öpüştük, elleştik, seviştik. Yalaşırken bir yandan o benim üstümü, ben de onunkini soyuyordum. Bir tek altımda boxerım kalmıştı. Önce benim boxerı, ardından da onun dantelli külodunu çıkardım. Artık ten tene değiyordu. Sikim Şahap füzesi gibi olmuştu adeta!
Dudaklarını somurduktan sonra, boynunu, omzunu ve o hayranlıkla ellediğim, ara sıra da ısırdığım göğüslerini yaladım bitirdim. Göbeğinden, klitorisine, oradan da o güzelim amcığına indim. Zaten ıslanan bal kutusunu, hem içten hem de dıştan, dil darbeleriyle iyice ıslattım. Seda iyice gevşemişti ve artık kıvama gelmişti. Bir ten ancak bu kadar beyaz olabilir. Bir vücut ancak bu kadar bakımlı olabilir. O kadar am siktim, böylesini gerçekten de görmedim. Bacakları sütun gibi, göğüsler beş yıldır evli olan birine göre dip diri diyebilirim. Kalçalarını da söylemeden geçemeyeceğim. Onlar da Latin güzellerin kalçalarını aratmaz. Belli ki, dün tüm vücuduna ağdasını yapmış, sonra da hocasına gelmiş! Ayak bileklerine kadar öptüm, yaladım. Sonra da 69 pozisyonuna geçtik.
Yarrağımı öyle bir yalıyordu ki benim küçük oruspum, bu işin ehli olduğu her halinden belliydi. Tabi o arada ben de boş durmuyordum. Ufak dil darbeleriyle o güzelim kuyudan birkaç kez epeyce su çıkarttım. Teninin her santimetrekaresi muazzam kokuyordu. Bu koku ve ağzında benim yarrağı emişi artık kaçınılmaz sonu getirdi. Öyle şiddetli boşaldım ki ağzına, eminim döllerim bademciğine kadar ulaşmıştır. Daha sonradan onları peçeteye tükürdükten sonra, gidip bir bardak su içip tekrardan geldi yanıma. 5-10 dakika yine seviştik. Eee tabi öyle bir afet varken benim sikim hiç iner mi? Bana, "Sen nasıl bir Playboysun! Ağzımı doldurdun, ama bakıyorum da halen kazık gibi!" dedi. "Ben öyle kolay kolay tükenmem, yanımda sen varken!" dedim. Ben sırtüstü uzanırken gelip benim matkabın üstüne oturdu. Önce yavaştan inip kalktı, sonra da üstüme çektim kendisini. Kalçalarından kavrayıp alttan inip kalktım, amına sert gidiş gelişler yapıyordum. Üstümde inim inim inlemeye başladı adeta. "Aşkım benim, birtanem, sik beni, içime boşal!" diye haykırıyordu.
Ben de daha fazla dayanamayıp içine oluk oluk akıttım menilerimi. Hareketsiz birkaç dakika altlı üstlü kaldık öylece. Sohbet ettik ve seksten ilk defa bu denli tad aldığını söyledi ve bunu her hafta tekrarlamak istediğini kulağıma fısıldadı. Doğal olarak çok hoşuma gitmişti beğenilmek ve bu kadar güzel ve alımlı hem de genç birini sikmek. Banyoya girdik beraber banyo yaptık. Tam çıkmak üzereydik ki, fikrimi değiştirdim ve o iç çamaşırını giymek üzereyken arkadan sarıldım sıkıca. Onu tekrardan yalamaya başladım. Kulaklarını, ensesini, sırtını, aşağılara inip o şahane kalçalarını hepsini yaladım, dilimle ıslattım. Tekrar ayağa kalktım, bir ayağını elimle kaldırıp duvara yasladım. Bir yandan deli gibi öpüşürken bir yandan da benim Süper Mario'yu tekrardan Seda'nın bal kutusuna soktum...
Benim Süper Mario tekrar büyümüştü! Aman Tanrım! Yok böyle bir adrenalin. Ayakta pompaladıkça Sedacığımın gözleri de yavaş yavaş kayıyordu ve zevkten boşaldığı aşikardı. O boşaldıkça amının etrafı ve sikim kayganlaştığı için gitgellerim daha da hızlanıyordu. 3. ve son volkanik patlamamı büyük bir hazla gerçekleştirdim. O an herhalde dünyanın en mutlu ve en rahat erkeği bendim. Kendimi kuş gibi hafif hissediyordum. Yorulmuştum belki ama, tatlı bir yorgunluktu benimkisi.
Seda artık her Perşembe bana geliyor ve her seferinde farklı fantaziler yaşıyoruz. O da ağzının tadını biliyor, ben de. İkimiz de çok memnunuz halimizden. Seda ile ileride deneyeceğimiz farklı fantazilerimizi yine sizinle paylaşmak isterim!
Herkese donsuz geceler!
[Abdullah]
Subscribe to:
Posts (Atom)