xxx


Hikaye ve resimlerinizi bekliyorum!!!
hikayedengercek@gmail.com

Sunday, June 10, 2012

(2) Apartmanın Türbanlı Temizlikçisi!

Apartmanın Türbanlı Temizlikçisi! (2) (Erol 45 Y., İstanbul / Türkiye)

İki ay önce bizim apartmanın türbanlı temizlikçisi Fatmayı siktiğimi anlatmıştım. O günden sonra Fatmayla ilişkimiz gizlice devam ediyor. Fatma eskiden haftada bir gün merdivenlerini silmeye gelirdi, sikişmeye başladığımızdan beri bu temizliği haftada ikiye çıkardı. Bazen canım çok istedigi zaman arıyordum, üçüncü defa da geliyordu.

Fatmanın yine apartmanda temizlik günüydü. O gelince en üst kattan başlar merdivenleri silmeye, sile sile benim kata zemine kadar iner. Kapının dürbününden bakıyorum devamlı, benim kata gelince içeri almak için. Sonunda baktım benim kata inmiş ve domalmış bir şekilde merdivenleri siliyor. Kapıyı sessizce açtım, arkasına geçtim dayandım ve “Özlemişim be!” dedim. Fatma daha, “Dur yapma...” demeye kalmadı, bir üst kattın merdivenlerini silen bir başka kadını gördüm ve çekildim. O kadın da türbanlıydı. Fatma hemen durumu toparlamaya çalışarak, “Erol abi tanıştırayım, Hülya. Kendisi akrabam olur, beraber bir yere gideceğiz de, işimiz çabuk bitsin diye bugün bana yardıma geldi!” dedi. “Öyle mi? Memnun oldum Hülya, ben Erol, hoşgeldin!” dedim. Ama Fatma da, ben de kıpkırmızı kesilmiştik doğrusu. Ben ortamı yumuşatmak için, “Çayım hazır, buyurun beraber içelim!” dedim. Fatma da, “Sağol Erol abi, işimiz acele...” dedi. “Gideceğiniz yere ben bırakırım sizi!” dedim. “Ozaman merdivenleri bitirelim gelelim, birer çayını içeriz.” dedi. “Tamam bekliyorum!” dedim içeri girdim.

Hülya Fatmadan daha uzun boylu, esmer güzeli, o da türbanlı olmasına rağmen manken gibi bir kadındı. Bayıldım resmen. Neyse, onlar merdivenleri bitirip geldiler. Hülya türbanlıydı, ama aptal değildi, sanki olayı anlamış gibiydi. Oturduk çay içmeye başladık. Fatma da, ben de, Hülya anlamasın diye kıvırtarak konuşuyorduk. Fatma Hülyaya, “Erol abi çok iyi bir insan, şu binaya gelirim de, birtek Erol abi hal hatır sorar, çay içmeye çağırır!” dedi. Hülya da, “Nekadar iyi! Evli değilmisiniz Erol bey?” dedi. “Yok ayrıldım!” dedim. İmalı imalı gözlerini kısarak bana baktı ve “Hmmm, anladım...” dedi. “Sen evlimisin?” dedim. “Ben de dulum!” dedi. Neyse, çaylarımızı içtik, bunlar, “Biz gidelim.” dediler kalktılar. “Tamam, ben bırakayım!” dedim. “Ama önce eve gideceğiz, elbiseleri değişmemiz lazım!” dediler. “Olsun, ben evin önünde beklerim!” dedim. Hülya, “İyi de, bir gören falan olur, yanlış anlarlar!” dedi. “Ozaman ben başka bir yerde beklerim, siz gelirsisiniz!” dedim. Kabul ettiler, bunlarla evden çıktık, arabama bindik gittik...

Sokaklarına yakın bir yerde ben durdum, bunlar eve gitiler. Ben bir sigara yakıp, içerken bunları bekledim. Önce Hülya geldi, “Fatma gelmedi mi?” dedi. “Gelir şimdi...” dedim. Arka koltuğa oturacaktı, “Öne gelsene Hülya!” dedim. “Öne Fatma otursun!” dedi. “Ne fark eder, gel öne!” dedim, geldi oturdu. “Gideceğiniz yerde işiniz çok mu sürer?” dedim. “Bilmem, Fatma biliyor. Neden sordun ki?” dedi. “İşiniz bitene kadar beklerim, sonra senle beraber gezeriz, olur mu?” dedim. “Olabilir, ama bir gören olursa?” dedi. “Haklısın!” deyip, bir kağıda telefon numaramı yazdım verdim ve “Olmazsa benim evde otururuz, konuşuruz, orda gören olmaz, ne dersin?” dedim. “Bilmem ki...” dedi. O sırada Fatma sokağın başından göründü, hemen Hülyaya, “Senden çok hoşlandım! Seni bekliyorum, benim evde buluşalım!” dedim. Fatma arabaya yaklaşınca Hülya cevap vermedi. Fatma arabaya bindi, nereye gideceklerini söyledi, arabayı çalıştırdım, hareket ettik...

Havadan sudan konuşarak gidecekleri yere vardığımızda, “Çok mu işiniz Fatma?” dedim. “Bir saat sürer!” dedi. “Tamam bekleyeyim!” dedim. “Bir saat ne yapacaksın?” dedi. “Önemli değil, ben burda beklerim!” dedim. Bunlar gidınce, ben de marketten gazete aldım geldim, arabada okudum, bulmacalarını çözdüm ve saat geçti. İkisi de geldiler. Fatma, “Erol abi sana zahmet oldu, bekledin bizi!” dedi. “Ne zahmeti canım!” dedim. Sohbet muhabbet, yine sokaklarına bıraktım, eve döndüm...

Hülya arar mı, aramaz mı bilmiyordum, onu düşünürken, yarım saat sonra kapının zili çaldı. Açtım karşımda Hülya! Şaşırdım. Telefon açar diye bekliyordum, ama eve geleceğini hiçmi hiç tahmin etmiyordum. Neyse, içeri buyur ettim, girdi. Pardesüsünü çıkarmasına yardımcı oldum, ayakta göz göze geldik, ben dayanamadım ve hemen buna sarıldım, dudaklarına yapıştım. Hülya önce, “Yapma... Hani konuşacaktık?” falan dedi, ama ben öpmeye devam edince, 2 dakika sonra kendini kollarıma bıraktı. Öpüşerek yatak odasına geçtik. Hülyanın türbanını açtım, yatağa uzandı. Bunun uzun eteğini ve külotunu çıkardım. Ben de soyundum ve bunun uzun bacaklarını yalayarak kaymak gibi amına geldim. Amını yalamaya başlayınca nasıl da inliyordu orospu. 10-15 dakika kadar yaladım amını ve Hülya kasılıp titreyerek, ağzıma saldı amının sularını...

Yukarı çıkıp tekrar dudaklarını öptüm ve sırtüstü uzandım yatağa. Hülyayı ensesinden hafifçe iterek, yüzünü yarağıma bastırdım. Hülya ne yapacağını bilmez bir şekilde yarağıma bakıyordu. “Hadi sen de benimkini ağzına al, em onu!” deyince, ürkekçe yarağı ağzına aldı. Acemice emiyordu, bu da bana mühtiş zevk veriyordu. Biraz emdirdikten sonra, “Otur üstüne! deyince, yarağımı ağzından çıkardı, üstüme çişini yapar gibi çömeldi, yarağımı eliyle amının ağzına hızalayıp yavaşça oturdu. Ben belini iki elimle kavrayıp, Hülyanın kalçalarını değirmen taşı gibi kıvırıyordum yarağımın üstünde. Arada sırada da alttan köklüyorum amına. Hülya hem inliyor, hem bluzunu ve südyenini çıkarıyordu. Göğüsleri tamamen çıplak kalınca, öne eğilip göğüslerini bana emdirmeye de başladı. Sonunda ikimiz de doruğa çıktık, aynı anda boşaldık...

Dudaklarımı öperek indi yarağımdan ve yanıma uzandı. Biraz nefeslendikten sonra bana, “Fatmayla da sikişiyormusun?” dedi. “Evet!” dedim. “Fatma nasıl sikişiyor?” dedi. “Sen daha çok bilgilisin bu konuda!” dedim. O sırada telefonum çaldı, baktım Fatma arıyor. Telefonu açmadan Hülyaya uzattım, “Al konuş, Fatma arıyor!” dedim. O da, “Yok sen konuş, sakın benim burda olduğumu söyleme!” dedi. “Olur!” dedim açtım telefonu. Kısa bir nevar neyok muhabbetinden sonra, Fatma sordu, “Acaba Hülya görmüşmüdür kalçalarıma sarıldığını? Anlamışmıdır aramızda birşey olduğunu?” dedi. Bu arada Hülya kulağını yanaştırmış telefona dinliyor tabii. Hülyaya göz kırparak, “Zanetmiyorum anladığını, Hülya çok saf birine benziyor!” dedim. Bu arada Hülya hem gülmemek için kendini zor tutuyor, bir yandan da sikimle oynuyordu. Fatmaya, “Yarın gelirmisin? Gel de sikişelim!” dedim. “Tamam, bakarım!” dedi ve telefonu kapattık.

Hülya hemen gülerek, “Ohhh valla ne güzel, işin iş! Hiç boş durma! Birgün beni sik, birgün Fatmayı! Bana bak, yarın gelince sakın sikiştiğimizi Fatmaya söyleme, çok utanırım!” dedi. “Tamam söylemem!” dedim. “İyi ozaman ben artık gideyim!” dedi. “Dur nereye, birkere daha sikişelim de öyle git!” dedim. Birdaha sikiştik ve Hülyayı öpüp yolladım.

Hoşça kalın.

[Erol]

No comments:

Post a Comment