Bir Gecede Kendimi Kimlere Siktirdim! (3) (Tuğçe 22 Y., İstanbul / Türkiye)
Bindiğim otobüs gerçekten çok kalabalıktı. Altımdaki
incecik tayttan ve üstümdeki düşük omuzlu bol tişörtümden olsa gerek,
yine herkesin gözü üzerimdeydi.
Oturacak yer bulamamşıtım, ben de ortada, ellerim yukarıdaki demirden tutunmuş gidiyordum. Her durakta otobüs daha da kalabalıklaşıyordu ve otobüsün arkasına geçenler bana sürtünüp geçiyorlardı. Bir süre sonra ben de arka taraflara ilerledim ve bir koltuğun kenarına tutundum. Tutunduğum koltukta bir kızla erkek arkadaşı oturuyorlardı. Çocuk benim tarafımdaydı ve kız çocuğun omzunda uyuyordu. Artan kalabalığı bahane bilerek bacağımı çocuğun bacağına yasladım. Otobüs gittikçe iyice yaslanıyordum. Bu sırada arkama yaşlı bir adam gelmişti ve o da üstteki demirlerden tutunuyordu. Adam otobüsün hareketleriyle bana arkadan dayamaya başladı. Gerçekten kıyafetim başıma iyice bela oluyordu bugün. Adam yaslandıkça yaslanıyor, bazen de elliyordu...
Oturacak yer bulamamşıtım, ben de ortada, ellerim yukarıdaki demirden tutunmuş gidiyordum. Her durakta otobüs daha da kalabalıklaşıyordu ve otobüsün arkasına geçenler bana sürtünüp geçiyorlardı. Bir süre sonra ben de arka taraflara ilerledim ve bir koltuğun kenarına tutundum. Tutunduğum koltukta bir kızla erkek arkadaşı oturuyorlardı. Çocuk benim tarafımdaydı ve kız çocuğun omzunda uyuyordu. Artan kalabalığı bahane bilerek bacağımı çocuğun bacağına yasladım. Otobüs gittikçe iyice yaslanıyordum. Bu sırada arkama yaşlı bir adam gelmişti ve o da üstteki demirlerden tutunuyordu. Adam otobüsün hareketleriyle bana arkadan dayamaya başladı. Gerçekten kıyafetim başıma iyice bela oluyordu bugün. Adam yaslandıkça yaslanıyor, bazen de elliyordu...
Buna bir son vermek
amacıyla, arkamı oturan çocuğa döndüm. Şimdi
kıçım çocuğun yüz hizasındaydı ve eminim en küçük
kıvrımlarına kadar çocuk tarafından inceleniyordu. Ben
yaşlı adamdan sakınmak için kendimi iyice geriye ittirdim.
Şimdi çocuğun kolu ve bacakları benim baldırlarıma
temas ediyordu. Zaten biraz sonra çocuk, uyuyuan sevgilisinin yanında,
bacaklarımı ellemeye başladı. Ben de
iyice yaslandım. Derken iki durak sonra sevgilisi ve çocuk otobüsten
indiler. İnerken çocuk son kez arkama sürtünmeyi
ihmal etmedi. Kalktıkları yere, cam
kenarına ben oturdum. Yanıma ise hemen yaşlı amca geldi ve lap
diye oturdu. Bacağını tamamen bacağıma yaslanıştı.
İçimden, (Pekala öyleyse!) deyip, bu
yaşlı amcayı kudurtmaya karar verdim. Kimbilir ne kadar
zamandır böyle çıtır bir kıza bu kadar yakın olmamıştı...
Bacaklarımı
toplayıp, dizlerimi önümdeki koltuğa dayayarak, koltukta biraz
aşağı kaykıldım. İyice sünen taytım
artık derimin rengini alelen belli ediyordu ve çok seksi bir görüntü
oluşturmuştu. Tişörtümü de iyice çekiştirerek sağ
yanını göğüs hizama getirdim. Amcaya göz şöleni
yaşatıyordum. Amca eminim donup kalmıştır. Ben
dışarıyı izlerken birden kıçımda bir el
hissettim. Amca kalçamı kavramış, “Pardon kızım,
kalemim yere düştü, onu alacağım!” deyip yüzünü göbeğime,
oradan da amımın hizasına
gömmüştü. Bir eliyle kalçamı sıkarken, diğer eliyle
kalemini arıyordu. Beni yeterince okşayıp, amımı
yeterince koklayınca kalemini yerden aldı ve doğruldu, ama
bacağı yine bana yaslanmıştı. Kalemi cebine atarken
yine düşürdü. Busefer kalem tişörtümün üzerine geldi. “Ah pardon
yavrum!” deyip eliyle tişörtümü silmeye çalıştı. Sanki
eliyle temizleyebilecekti. Ben de, “Önemli değil amcacığım!” deyip adamın
elini tuttum. Görünüşte adamın elini çekmeye
çalışıyordum, ama iyice göğsüme bastırdım. O
sırada bir iki kere göğsümü sıkmayı başardı...
Doğrusu yaşlı
amca beni şaşırtmıştı. Cesurdu ve otobüste benim
yaşımda bir kızı ellemekten çekinmiyordu. Ve bunu odunca değil
profesyonelce yapıyordu. Aklımdaki hınzırlıkların
sonu yoktu. Otobüs okuluma yaklaşınca, amcaya dönüp, “Pardon
kaleminizi alabilir miyim?” dedim. Hemen verdi ve ben de kimseye
çaktırmadan amcanın avucunun içine telefon numaramı yazdım
ve “Yarın ara!” diye not düştüm. Kalemi
amcaya geri verirken, “Herşey için teşekkürler!” deyip göz
kırptım ve ayaklandım. Ben geçeyim diye o da
koltuğundan kalktı ama çekilmedi. Mecburen götümü
yaşlı amcanın sikine sürte sürte, donumun
kırmızılığını görsün diye domalmış
vaziyette yavaşça geçtim. Ben geçerken eliyle belime destek oluyordu.
Otobüste heycanlı dakikalar yaşamış
ve yarınki programımı yapmıştım. Okula girince direk
arkadaşlarımı aradım. Çimenlikte bir piknik masasında
oturuyorlardı. Beni görünce Eren ve Hakan’ın gözleri
parlamıştı. Onlara hiç yüz vermedim. Çünkü çantam Murat’taydı!
Hakan’la Eren’in ortasında Ayça oturuyordu. Çok
sıkışmışlardı ve kimbilir Hakan’la Eren’in elleri Ayça’nın nerelerinde dolaşıyordu.
Karşılarında ise Murat ve sevgilisi Funda vardı.
Onları sıkıştıramayacağımdan, ben de
masanın üstüne oturmaya karar verdim. Ayağımı Murat’ın
oturduğu yerin yanına koyarak masaya oturdum. Murat’ın
diğer yanında sevgilisi Funda vardı, bana şöyle bir
baktı. Çünkü Murat’ın yüzünün tam karşısında benim
malum bölgem vardı. Bacak bacak üstüne atıp sohbete koyuldum...
Bacağım Murat’ın
yüzüne çok yakındı, ikide bir kaçamak bakışlar
atıyordu. Ama asla ben ona bakarken
bakmamıştı. Çok utangaç bir çocuktu. Bu hali onu o anda çok daha
çekici kılıyordu. Sohbet ederken Eren arkadan kollarını
boynuma dolayıp, “Neredesin sen bakayım?” dedi. Ben de şakayla, “Sana
ne?” dedim ve onu ittirdim. Ama o ise beni kollarımdan tutup masaya yatırdı
ve kalkmama izin vermiyordu. Refleks olarak bacaklarımı
toplamıştım, karnıma doğru.
Bu yüzden eminim kırmızı donumun tüm detayları Murat’ın
gözlerinin önündeydi. Eren, “Bana ters konuşmak ha, al işte seni
böyle yatırırım masaya!” dedi. Gözleri göğüslerimdeydi.
Beni bir gülme almıştı, ama ondan kurtulamıyordum. En
sonunda beni bıraktı. Doğrulduğumda Murat’ın
kıpkırmızı suratını görmüştüm. Sevgilisi (aynı
zamanda benim arkadaşım olan Funda) ise bana gözlerinden ateşler
saçarak bakıyordu...
Sonra Ayça, “Aaa hadi dönme dolaba binelim!” dedi. Hep beraber kalktık. En önde Eren, Hakan ve Ayça,
arkalarında Murat, Funda ve ben sıradaydık. Sıra bize
gelince Murat bindi, ama Funda son anda, “Ya ben
binemem, vazgeçtim!” dedi ve çekildi. Oturma yeri bir kabinde iki kişilikti. “Aşağıda seni bekliyorum!”
dedi Funda son olarak. Bu benimle ilgili bir göndermeydi. Çünkü Funda çekilince
ben yerine geçmiştim ve Murat’ı
azdıracaktım. Onun gibi terbiyeli ve düzgün bir çocuğun benim
yüzümden azması fikri, benim başımı döndürmüştü.
Sonunda Murat’la karşı karşıya oturduk ve gondol hareket
etmeye başladı. Onun karşısında kendi koltuğuma
dizlerimi dayayarak domaldım ve önümüzdeki Ayça’lara el salladım.
Eren resmen Ayçayı kucaklamıştı. Ben domalınca Murat’ın
siki taş gibi olmuştu anlaşılan ve döndüğümde
düzeltmeye çalışıyordu...
Bana, “Çantanı vereyim.
Benim poşetimin içine koymuştum.” dedi ve çıkardı çantamı
verdi. “Ayy Murat çok sağol, sana da zahmet oldu!” dedim ve yanına
gidip onu yanaklarından sarılarak öptüm. Murat sevgilisi görür diye
tedirgin olmuştu. Ama ben yanındaki daracık yere kendimi
sığdırdım ve yanında kaldım. Çantamı
açıp baktığımda, içindeki prezervatifler
dağılmıştı. “Çantamı neden
karıştırdın?” diye hafif sert kızdım. Murat hemen
yine kızardı ve “Özür dilerim, ben sadece meraktan...” diyebildi.
Gülümseyerek tekrar sarıldım. Bu sefer bir elimi bacağına
koydum ve “Önemli değil! Baya iyi bir koleksiyonum var da, kaybolsun
istemem!” dedim, prezervatifleri kastederek. Dudakları titreyerek gülümsedi...
Biz dönme dolaba binerken iyice
akşam olmuş, hava kararmıştı.
Şimdi en yukarıya çıkmak üzereydik ki,
birden dönme dolap durdu. Bir iki dakika sonra aşağıdan
yapılan anonsla, küçük bir arıza çıktığı, ama
tamirinin çok uzun sürmeyeceği duyuruldu. Bu elime geçen bir fırsattı,
“Tüh burada kaldık. Rüzgar da var, üşüdüm!” diyerek, Muratın
kolunu omzuma attım, koynuna yanaştım. Murat birşey
diyemedi. Şimdiye başkası olsa çoktan dudaklarıma
yumulmuştu. Sakin beklemesi ve çekingenliği beni daha da isteklendiriyordu.
“Murat ya, bacaklarım çok üşüdü!” dedim ve elini tutup bacaklarıma
koydum ve ovalamasını söyledim. Biraz benim ısrarımla
da olsa okşamaya başladı. Ben de gözlerimi kapattım, yüzümü
yüzüne doğru döndüm, tişörtümü biraz
çekiştirerek kırmızı sütyenimi iyice görmesini
sağladım. Dudaklarım pembe pembe tam
karşısındaydı. Normalde bir erkek buna dayanamazdı, ama
Murat beni öpmedi. Ben de, “Tamam ısındım!” dedim ve ayağa kalktım...
Manzara çok güzeldi. Muratı
da kaldırıp arkama geçirdim ve “Bak ne güzel manzara var!” dedim. Ellerini
tutup kendime doladım. Siki arkama yaslanmıştı. Tam o
sırada biz ayaktayken dönme dolap aniden çalıştı ve tekrar
durdu. Bu sarsıntıyla Murat koltuğa, ben de onun üstüne
düştüm. Hafif yan duruyordum. Elimi hemen boynuna doladım ve “Özür
dilerim, düştüm!” dedim. “Önemli değil Tuğçe!” dedi ve elini
bacağıma koydu. Beklediğim işaret buydu. Direk alt
dudağını yakaladım ve dilimi ağzına soktum. Nefis
bir şekilde öpüşmeye başladık. Çenesini tutuyor ve
öpebildiğim kadar ateşli öpüyordum onu. Murat elini bacaklarımın
arasına götürdü ve taytımın içinden elini sokarak amımı okşamaya başladı. En
yakın arkadaşım Funda’nın sevgilisiyle, hemde bir dönme
dolabın tepesinde, herkesin ortasında deli gibi öpüşüyordum...
Bir süre öpüştükten sonra,
ben kucağından aşağı kaydım, fermuarını
indirip, Murat’ın kocaman sikini dışarı çıkardım.
Tahmin etmezdim hiç Murat’ın bu kadar büyük siki
olduğunu. Kocaman ve damarlı bir şeydi. Yavaşça öpüp
ağzıma aldım ve boğazıma kadar öğürtülerle
sokarak yalamaya başladım. O da boş durmuyor elini kalçama
atmış okşuyor, göğüslerimi sıkıyordu. Ben sikini yalarken
bana, “Bugün Fundayla kavga ettik. Hatırlıyormusun bugün ilk
geldiğimizde, senin üzerinde turuncu elbisen vardı, masaj
yaptırıyordun, işte ozaman Funda beni, senin orana burana baktım
diye suçladı. Aslında hiç orana burana bakmamıştım,
ama Fundaya kızıp, bana vermezse böyle olacağını söyledim!” dedi. İçim titremişti. En yakın
arkadaşım Funda, sevgilisi Murat’la iki yıldır
çıkıyordu ve ona hiç vermemişti! Şimdi ise ben en
yakın arkadaşımın sevgilisinin sikini yalıyordum. “Funda
ağzına bile hiç almadı!” deyince, daha istekli yalamaya başladım.
Bir taraftanda erotik sesler çıkararak Murat’ı iyice tahrik ettim...
Salak Funda iki yıldır
böyle büyük yaraklı bir çocukla çıkıyordu ve onu hiç
ağzına almamıştı. Bense şimdi Murat’ın dev
yarağını adeta sömürüyordum. Çok geçmeden Murat beni de
uyarmadan ağzıma volkan gibi patladı. Hepsini yuttum. Murat
kendine gelince, “Göreceksin Tuğçe, çantandaki bütün prezervatifleri bugün
bitirttireceğim sana!” dedi. “Canıma minnet aşkım, sik beni,
doyur bu kocaman yarrağa!” dedim ve dudaklarına yumuldum ve tekrar
öpüşmeye başladık. Dönme dolap çalışmıştı,
ama bizim umrumuzda değildi. Aşağı inene kadar ben Murat’ın kucağında öpüşmüştük.
Aşağı inince anca görevlinin, “İnin artık gençler!” demesiyle
kendimize geldik ve dudaklarımız ayrıldı. İnerken Murat elimi tutuyordu. Funda bizi görmüştü ve kafasını
sallayarak yanımızdan koşarak gitti. Eren
de, Ayça ve Hakan’ın yanına gitmişti...
Yaşadıklarım gerçekten
inanılmazdı, en yakın arkadaşımın sevgilisini,
bir kaç tahrik edici oturuş ve 15 dakikalık bir dönme dolap
sırasında kapmıştım ve hatta ağzımla boşaltmıştım.
Murat’la birbirimize sarılarak yürüyorduk. Bir eli
sürekli kalçamdaydı ve arada bir götüme şaplak atıyordu. Akşam olduğundan okuldaki binalar boştu, biz de hemen
ilk gördüğümüz bloka daldık ve boş bir sınıfa girdik.
Girer girmez bir sıraya sırt üstü uzandım. Murat da hemen taytımı
ve külodumu sıyırdı ve amıma
yumuldu. Amımı sömürüyor, dil darbeleriyle beni mahvediyordu. Amım
vıcık vıcık olunca, “Yeter artık, sok!” dedim. Kalktı, pantolonunu donuyla birlikte dizlerine indirdi ve
bacaklarımı omzuna alarak, amıma kökledi ve “Sonunda milli oldum!”
diyerek amımı sikmeye başladı. Aman Tanrım diye
düşündüm, Murat gibi bir azgının kollarında, onun ilk
kadını olmak ne müthişti. İnliyor ve orgazmlarımı
üst üste yaşıyordum...
Murat ta, “İlk geldiğinde o kıyafetinle beni mahvettin, ne güzel bacakların
var. Akşam gelince de önüme götünü serdin. Seni
böyle sikerim işte!” diyerek pompalıyordu. Sonra birden sikini amımdan çıkarttı ve göğüslerime
boşalmaya başladı. Döllerini elimle her tarafıma
sürüyordum. Kalktım Murat’ı ensesinden tutarak öpmeye
başladım. Sikini kavrayarak, “Madem bugün milli oldun, götümü de sik
tam milli ol!” dedim. Eğilerek azman gibi sikini ağzıma
aldım. Hemen sertleşmişti. Çok büyüktü gerçekten. Götüme bu siki
nasıl alacaktım bilmiyordum, fakat alacaktım. Saçımdan
bastırıp beni masaya domalttı ve sikini götüme zorlamaya
başladı. “Lütfen yavaş sokkk!” diye yalvarıyordum. Götüme hepsini
alana kadar gözlerimde şimşekler çakıp durdu. Biraz sonra Murat götüme
ppompalamaya başladı. İnlemiyor resmen çığlık
atıyor, bağırıyordum. Adeta tüm okul duysun istiyordum.
Murat fazla dayanamadı, bağırarak götüme boşaldı ve üstüme yattı...
En yakın
arkadaşımın taş gibi sikli sevgilisine amımı
da götümü de siktirmiştim ve tam milli etmiştim. Az sonra kalktık
ve tam 20 dakika öpüştük. Murat çok azgındı, anlaşılan
Funda buna hiç elletmemişti bile. Bu arada konser başlamak üzereydi.
Murat’a, “Sen konser alanına git, önlerden yer
tut. Ben de temizlenip geleceğim!” dedim. O da
beni son kez ateşlice öpüp yanımdan ayrılmıştı. Ben
de koridordaki tuvalete gittim, her yerimi ıslak mendille sildim.
Yanımda getirdiğim çantamdan bir mini şort, birde beli açık
tişört çıkardım. Bu sefer hazırlıklıydım
ve yedeklerim vardı :) Üstümü giyindim. Şort
kıçımın yanaklarını ucu ucuna örtüyordu.
Domalınca anında her şeyim meydana çıkıyordu. Tişörtümün
de hem beli açık, hemde dekoltesi genişti. Rujumu tazeledim. Afilli
bir orospu gibi kıvırarak konser meydanına gittim...
Konser alanına
girişte, iri yarı iki adam ve gözümün bir yerlerden ısırdığı
takım elbiseli bir başka adam gördüm. Girenlere damga basıyorlar
ve konser alanına alıyorlardı. Takım
elbiseli olan beni görünce kuyruktan aldı, bileğimden tutarak, kulis
gibi bir yerin yanında kimsenin olmadığı bir odaya götürdü
ve koltuğa oturduk. Ben ne oluyoruz diye düşünürken, “Beni tanımadın
değil mi güzel kız? Dur önce bahsedeyim sana biraz, ben bu
şenliğin organizatör şirketinin temsilcisiyim. Burda işleri
ben düzenliyorum. Seninle öğleden sonra otobüste
oynaşmıştık biraz. Üstündeki elbise süperdi. Neden
çıkardın demek isterdim, ama şimdi de taş gibisin!” dedi...
Başımdan
aşağı kaynar sular dökülmüştü. Otobüste kucağına
oturduğum adamdı o turuncu elbisemin altından siyah çoraplı
bacaklarımı ve götümü elletmiştim ona.
Şimdi biraz tedirgindim işte, bu adam bana ne yapacaktı. Derken
adam taş gibi olmuş sikini çıkardı ve “Şimdiiii,
eğer bu konseri izlemek istiyorsan em, yoksa seni
konser alanına bırakmam!” dedi. Hiç bir erkek benimle mücadele
edemezdi, bu şımarıklığını
ona ödetecektim. Kalktım, sikini elime aldım ve “Bu yaramaz şeyi
içime sokacaksın, öyle mi? Ne güzel ellemiştin beni otobüste, bacaklarım
nasıl azdırdı seni değil mi? Nasıl sikmek
istedin beni o an, içime girmek, pompalamak, taptaze, dipdiri vücuduma, gencecik
bir çıtırın her yerine boşalmak istedin, değil mi?” dedim ve sikini tükürükleyerek, şortumu indirdim, donumu
kenara çektim ve sikine lap diye oturdum ve zıplamaya başladım.
İnanılmaz bir egom vardı. Tanımadığım bir adama, beni sikmek istediği için kızmıyordum,
ama bana istediği gibi davranamyacağını, sadece benim
istediğim şekilde beni becerebileceğini gösteriyordum. Ve bu
adını bile bilmediğim herifin sikini o yüzden ağzıma
almadım. Sözlerimden de çok tahrik olmuştu. Boşalması uzun
sürmedi. İçimden çıkıp yere attırdı...
Tam bir orospu gibi
davranıyordum. İşimi bitirmiş, müşteriye
istediğini vermiş ve giyinmeye koyulmuştum. Tam şortumu
kıçıma çekecekken, “Dur!” dedi. Elinde konser alanına
girenlerin koluna bastıkları damgalardan vardı, önce
kıçımı okşadı, öptü ve öptüğü yere damgayı
bastı. Nasıl sinirlenmiştim bu
hareketine, kızgınca, “Adi şerefsiz!” dedim. Ama o hemen dudaklarıma
yumuldu ve kucağına çekti beni. Biraz kucağında onunla
öpüştükten sonra kalktım. Gitmeye davranmıştım ki, cebinden 250 Lira çıkarıp göğüs
çatalıma sıkıştırdı ve “Bu tüm hizmetlerinin
karşılığı, bu göt ve ama, o çoraplı bacaklara az
bile seni amatör orospum!” dedi. Dudaklarıma okkalı
bir öpücük kondurdu ve çıktı gitti. Kuralları ben koyuyorum
sanmıştım, ama kapanışı adam
yapmıştı. Beni resmen orospu yapmıştı herif.
Elimdeki parayı çantama attım ve koşarak ordan çıktım...
Konser alanına
girerken Murat’ı cepten aradım ve “Neredesin hayatım?” diye
sordum. O da en ön sırada olduğunu söyledi. Ben ilerlemeye
çalışıyordum öne doğru, ama çok
zordu. Bir Rock grubunun konseri vardı ve bütün manyaklar en öne
toplanmıştı. İri yarı erkelerin arasından
kıçımı sürte sürte geçtim. Elleriyle beni taciz ediyorlar veya “Of
yavrum, ne mal var sende bee!” diye laf
atıyorlardı. Hergün enaz 20 kere duyduğum için bunlara
alışmıştım artık. Hızlıca Murat’ın
yanına gittim ve hemen kollarımı boynuna doladım. O da
kalçalarımı yakalamış, yoğuruyorken öpüşmeye
başladık. 10 dakika öpüştük, ardından konser
başladı. Murat daracık ve minicik şortumdan taşan
götümü elliyor ve yaslanıyorken, sürekli hoplayarak konseri izlemeye
koyulduk...
[Tuğçe]
No comments:
Post a Comment